Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Obeliskler - Masonlar ve 34. derece
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 02.05.18, 13:51
Snipper Snipper isimli Üye şimdilik offline konumundadır
 
Üyelik tarihi: 18.08.14
Bulunduğu yer: Canada
Mesajlar: 236
Etiketlendiği Mesaj: 20 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Obeliskler - Masonlar ve 34. derece

Obeliskler Masonlar İçin Neden Önemlidir?

Obeliskler ya da bilinen adıyla dikilitaşlar, yüksek, daire ya da 4 kenarlı tepeye doğru incelen taştan anıtlardır. Önemli bir olayın durumu ya da bir zaferin anısı için dikilmişlerdir. Çoğu kez belirli bir şahsı ya da olayı anmak için yapılır. Antik dikilitaşlar tek bir taştan oluşurdu (bir monolit). Stel terimi genellikle klasik obelisk forumda olmayan diğer dikili duran farklı anıtlar için kullanılır.

Obeliskler, tepesi piramit şeklinde sivriltilmiş, 4 yüzlü dikili taşlardır. Firavun mezarlarının ve tapınakların önünde yer alırlar. Üzerlerindeki hiyeroglif metinlerde o tapınağı kimin yaptırdığı ya da hangi tanrı adına yaptırıldığı yazılıdır. Ayrıca, kralın gücünü, tahta çıkışını v.b anlatırlar. Obeliskler tarih boyunca Mısır dışına taşınmışlardır. Bugün Mısır'da ancak 5 obelisk kalmıştır.

Obelisk sözcüğünün tanımı uyarınca, her dikili taş obelisk değildir. Obelisk olabilmesi için, en kesitinin kare ya da dikdörtgen şeklinde olması zorunludur. Bu en kesit, aşağıdan yukarıya doğru giderek daralır; tepede bir piramit gibi sivri bir uçla sonuçlanır.[1]

Obeliskler, antik Mısır mimarisinin önemli bir bölümünü oluştururlar. Obeliskler, genelde çift halinde tapınakların girişine dikilirdi. Bu anıtların dekoratif nitelikleri dışında pratikte bir işlevleri yoktu. Genellikle yükseklikleri 15-30 metre arasında olurdu.

Obeliskler, piramitlere benzer bir formülle yapılmıştı. Obeliskler, Mısırlılar tarafından ölçeklerine göre kategorize edilmişlerdi: Büyük Obeliskler ve Ana Obeliskler. Bunlardan başka daha küçükleri de, tapınaklarda, mezarlarda, şapellerde bulunmuştur.

Bu dev büyüklükteki taşlardan sağ kalanlarının boyları 9 ile 32 metre arasında değişmektedir. Obelisklerin ucu ışıldayan metaller kullanılarak kaplanmıştır. Genellikle de altın ya da altın gümüş karışımından yapılırdı. Bu sayede güneşten gelen ışınları hemen yakalar ve parıldardı. Böyle yapılarak, yaratıcının yaşam güç verdiği dramatize edilmiştir. Bu tarz efektler genellikle Yeni Krallık obeliskleri kitabelerinde açıkça belirtilir. Kral ile güneş tanrısının samimi ilişkisini de belirtirdi. Çoğu kez bu dev büyüklükteki heykellerin kırmızı granitleri Aswan’dan getirilirdi. Güneşin bir sembolü gibi olan dev büyüklükteki obeliskler tapınaklarda sanki güneşe ibadetin bir şekliydi. Bu nedenden bundan sonra obeliskler tapınak önlerine koyulmadı, sadece tapınaklarda güneş tanrısıyla ilişkilendirildi.

Mısırlılar, obeliski aynen Güneş Tanrısı olarak görürlerdi. Tanrı’nın, obeliskin için de olduğu düşünülürdü. Bu yüzden obeliskler özel tapınakların önünde bulunmaktadır. Obeliskler, tapınakların her 2 taraflarına da yerleştirilmişti. Obeliskin her bir tarafında, hiyerogliflerde yazılmış yazıtlar, firavunun sıfatları ve Tanrı'ya övgüler yazılıdır.

Obelisk, güneş tanrısı Ra'yı sembolize ederdi. Akhenaton'un dinî reformunun ardından kısa bir süre için Aten'in ışınının taşlaşmış hali olduğuna inanılmıştır. Aynı zamanda tanrının obeliskin içinde var olduğuna inanılırdı.

M.Ö. 2600 dolaylarında ilk kaydedilmiş dikilitaş örnekleri ortaya çıkar fakat bu dönemden hiçbir obelisk bugüne ulaşamamıştır. M.Ö. 2400 dolaylarındaysa küçük obelisklere rastlanır. Daha sonraları yükseklikleri 20 metreyi aşacak olan Mısır dikilitaşlarının yükseklikleri bu dönemde çok az 3,5 metreyi aşardı. Bugüne ulaşabilmiş bilinen 27 antik Mısır dikilitaşı vardır, ayrıca bir tane de Aswan'da taşocağında kısmen yontulmuş tamamlanmamış bir dikilitaş bulunmuştur. Bugüne ulaşabilmiş en eski dikilitaş Heliopolis'e dikilmiş olan 1. Sesotris dikilitaşıdır.

Mısır'da dikilitaş yapmak için kullanılan madde genelde Asvan'dan gelen kırmızı granittir. Dikilitaşın tepesi genelde altın ya da gümüşle kaplanır. Dikilitaşın üstünde niçin dikildiğini anlatan hiyeroglifler yazılırdı. Fakat bu yasaklandı.

Bilinenlere göre Mısırlılara ait 26 tane obelisk vardır. Fakat şu an bunların hepsi Mısır’da değil; Türkiye, İtalya, Fransa, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’ndedir. En ünlüleri, Mısır’ın başkenti Kahire’dedir. Bunlardan başlıca olanları aşağıdadır:
Firavun Thutmosis3.Obeliski, İstanbul, Türkiye.
Firavun Thutmosis I Obeliski, Karnak Tapınağı, Luksor.
Firavun Ramses 2 Obeliski, Luksor.
Firavun Hatshepsut Obeliski, Karnak Tapınağı, Luksor.
Firavun Ramses3.Obeliski, Luksor Müzesi.
Firavun Sesotris I Obeliski, Heliopolis, Kahire.
Firavun Ramses 2 Obeliski, Concorde Meydanı Paris, Fransa.
Firavun Amenhotep 2 Obeliski, Oriental Müzesi, İngiltere.
Firavun Thutmosis3.Obeliski, Londra, İngiltere.
Firavun Ptolemy 9 Obeliski, Wimborne Minster, İngiltere.
Firavun Nectenabo 2 Obeliski, British Müzesi, Londra, İngiltere.
Firavun Thutmosis3.Obeliski, Newyork, Amerika.
Firavun Ramses 2 Obeliski, Ponzan Arkeoloji Müzesi, Polonya.
Karnak’taki Hatshepsut Obeliski, ünlü obelisklerdendir. Hatshepsut, 18. Hânedânlık’ın 5. Firavunudur. Obeliski, Amun’un Büyük Karnak Tapınağına yerleştirilmiştir. Bu obelisk, Mısır’daki en uzun obelisktir. Yaklaşık 30 metre yükseklikte ve 300 tondan ağırdır. Kırmızı granit kullanılmıştır.

Eski Çağ boyunca güç ve zenginliğin simgesi olan obeliskler, Mısır dışında sadece Roma ve İstanbul şehirlerinde yer almıştır. Şehirde meydanları süsleyen anıttan pek azı günümüze ulaşmıştır. Bunlardan Sarayburnu’nda bulunan ve Gotlar Sütunu adıyla anılan anıt, Roma İmparatorluğu’nun kuzeyli barbar halklardan Gotlara karşı kazandıkları zaferin anısına dikilmiştir. Yine bu dönem anıtları olan Mısır Dikilitaşı, Örme Dikilitaş ve Yılanlı Sütun Osmanlı dönemi boyunca varlıklarını sürdürerek birçok efsanenin de kaynağı olmuştur.

Konstantinapol'de de Doğu İmparatoru Theodosius 390'da bir dikilitaş getirtmiş ve özel bir temel üzerine hipodroma diktirmiştir. Her ne kadar Haçlı Seferleri sırasında yıpratılmış olsa da dikilitaş, Osmanlı Devleti döneminde korunmuştur. Bugün İstanbul'da Sultanahmet Meydanı'nda (hipodrom) hâlen dikilidir.

"Roma, dünyanın dikilitaş başkentidir" denilebilir. Birçok dikilitaş barındıran kentte, en ünlü dikilitaş Saint Peter Meydanı'nda bulunan 25,5 metrelik dikilitaştır. Bu dikilitaş M.S. 37’den beri aynı yerde dikilidir.

Roma dışındaki en ünlü dikilitaşlar, Londra ve Newyork'ta bulunan ve "Kleopatra'nın iğneleri" olarak tanınan bir çift dikilitaş, hem adları hem de biçimleriyle oldukça ilgi çekmektedir. Kleopatra'nın İğnesi olarak adlandırılan obelisk, Londra'da Embankment İstasyonu yakınlarında, Thames Nehri kıyısındadır. M.Ö. 1500’lü yıllarda Firavun 3. Thotmes tarafından Mısır'da yaptırılmış ve dikilmiştir. Nelson'un 1898'de Fransızları Nil Savaşı'nda yenmesi üzerine 1819'da İngiltere'ye hediye edilmiştir. Ayrıca Paris'te, Place de la Concorde'de bulunan 23 metrelik dikilitaş da oldukça ünlüdür.

"Cleopatra's Needles" (Kleopatra'nın İğneleri) olarak bilinen, granitten yapılan ve önce Heliopolis Tapınağı'nın önüne dikilen obeliskler, bugün dünyanın değişik yerlerine dağılmıştır. Kleopatra'nın ölümünü takiben yayılmaya başlayan Hıristiyan döneminden hemen önce de İskenderiye'ye getirilmiş oldukları düşünülmektedir.[2]

Obeliskler ve Masonluk

Masonların önem verdikleri sembollerden biri de, Eski Mısır mimarisinin önemli unsurlarından biri olan "obelisk"tir. Obelisk, tepesi piramit şeklinde olan, tek parça, dikine uzun bir kuledir. Çoğu okurun tanıyacağı bir obelisk, İstanbul'un Sultanahmet meydanında bulunan ve turistlerin büyük ilgisini çeken "dikilitaş"tır. Üzerlerinde Eski Mısır'ın hiyeroglif yazıları kazınmış olan obeliskler, yüzyıllardır toprak altında gizli kaldıktan sonra 19. yüzyılda gün ışığına çıkarılmış ve daha sonra da New York, Londra ve Paris gibi Batılı kentlere taşınmışlardır. Obelisklerin en büyüğünün gönderildiği ülkeyse ABD'dir ve bu işi masonlar organize etmişlerdir. Çünkü obeliskler ve üzerlerinde taşıdıkları Eski Mısır figürleri, masonlarca kendi sembolleri olarak kabul edilmektedir. Mimar Sinan dergisinde, New York'taki 21 metre boyundaki büyük obelisk için şu yorum yapılır: [3]

Mimari avadanlığın sembolik kullanılışında en canlı örnek 1878’de Mısır Hidîvi İsmail tarafından ABD'ne hediye edilen ve adına "Kleopatra İğnesi" denilen anıttır. Bu anıt, bugün New-York'taki Central Park'ta bulunmaktadır. Üzeri, masonik amblemlerle doludur. Anıt, aslında Heliopolis'te Güneş-Tanrı adına kurulmuş olan ve bir inisiasyon merkezi olan tapınağın girişine M.Ö. 1500’lü yıllarda dikilmiş bulunmaktaydı.[4]

Mason localardaki kimi ritüeller, Kabbala'nın mitolojik efsanelerine dayanır. Bunlardan birinde Güneş Tanrı Osiris öldürülerek 14 parçaya ayrılır. Kız kardeşi İsis bunlardan 13'ünü bularak birleştirir ve kayıp 14. parça olan cinsel organ yerine çamurdan yenisini yapar. Bu durum (suni cinsel organ -obelisk) tarih boyunca sütun ve dikili taşlarla remzedilmiştir. Masonik kaynaklarda Güneş tanrı Osiris ile Hiram Usta'nın aynı kişi olduğu söylenir ve bu efsaneyi yaşatmak için çağlar boyunca dikilen taşlar ve sütunlar Mason localarında temsili olarak yer alır. Masonlukta önemli bir yer tutan "Jakin" ve "Boaz" sütunları gerçekte erkek cinsel organını temsil eder.[5]

Rachel Hachlili, "Jewish Funerary Customs" adlı eserinde şunları belirtmektedir: "Yahudiler eski Mısır kökenli obelisk sütunlarını mezarlarında sembolik olarak kullanırlar. Mezarlarını obeliks taşlar üzerine inşâ ettirirler. Bunun nedeni, Obeliks’in Kabala tezahüründe bir anlamının olmasıdır. Bu anlam, onlara ayrıyetten Eski Mısır'da köle kaldıkları dönemdeki dayanışmayı ve gücü de anımsatmaktadır." [6]

John A. Weisse, "Obelisk and Freemasonry" adlı eserinde Obeliks’i şöyle tarif etmektedir: "Eski Mısır'ın mirası olan Obeliks, dünyadaki birçok masonların ve locaların da sembolüdür. Hiram, Süleyman Tapınağı'nın 2 sütunu Jakin ve Boaz’ı yaparken Obeliks’ten ilham almıştır. Obeliks,Kabala’da ihtişamlı gücün, kudretin bir tasviri görüntüsüdür. Obelisk yönüyle ezoterik anlamlar taşımaktadır." [7]
Kaynaklar

[1] "Obelisk" maddesi, Özgür Masonlar Büyük Locası.
[2] Doç. Dr. Candan Ülkü, "Londra'da Kleopatra'nın İğnesi", Arkeoidea, 3 Aylık Eskiçağ Bilimleri Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 5, s.6.
[3] Harun Yahya, "Global Masonluk", Kültür yayıncılık ve Dağııtm, 2002, ISBN: 9756579773, cilt: 1.
[4] Koparal Çerman, "Ritüellerimizdeki Allegori ve Semboller", Mimar Sinan, 1997, Sayı 106, s. 39.
[5] Z'ev Ben Shimon Halevi, Kabbalah, Tradition of Hidden Knowledge.
[6] Rachel Hachlili, "Jewish Funerary Customs", Second Temple period, BRILL, 2005, s.340.
[7] John A. Weisse, "Obelisk and Freemasonry", Kessinger Publishing, 1993, s.35.
[8] Arkeolog Erdem Yücel, "Bizans Devrinde Hipodrom", s.85-86.

34. Derece Gizlenen Son Mason Derecesi!

Bu derecedeki Yahudi'ye "34. Derece"deki Kara Büyü Krallığının üstadı olarak; "Savereign of Sovereigns" yani yücelerin Yücesi" adı verilir.

Ve 34. derecedeki Yahudi üstadı, Kabbalistik bir sembol olan "Beş Köşeli" gizli adıyla "Şeytan yıldızı" açık adıyla "David Magen" ile temsil edilir.

Değerli okuyucularımız; Tuz-tütsü ve kükürt karışımı şeytan ve habis cinleri acilen çekmektedir. O yüzden birçok kiliseye sokuşturulmuş bu ritüel araçlarına karsı dikkat etmenizi rica ederim.

Şeytan Çağırmada Kullanılan Büyü Tılsımları

Mason localarında Şeytan'la bağlantı kurmak amacıyla yapılan büyü ayinlerinin en önemli kısmı tılsımların kullanıldığı bölümdür. Bunun nedeni, büyüde kullanılan tılsımların Şeytan'la bağlantı kurmayı kolaylaştırdığı inancıdır. Bunları bir kısmı, tuz, kükürt ve tütsü gibi değişik kimyasal karışımlardan oluşur ve hahamlar tarafından tören öncesinde hazırlanır. Kabbala'ya göre şeytanlarla fiziksel bağlantı kurmaya yaradığına inanılan asalar, ateş saçan kılıf, kafatası, mum, tokmak en sık kullanılanlardandır.

Bütün Yahudi ibadetleri ve sembolleri, Yahudi ırkının üstünlüğü ve Yahudi geleneklerinin korunması mantığına dayalıdır. Temel olarak bütün ibadetlerde yüceltilen Yüce Allah değil; aslında Şeytan'dır. Masonluk dini gerçekte ilah olarak Şeytan'ı ilah olarak kabul eder. Şeytan masonlukta kainatın ulu mimari rumuzuyla yaşatılmaktadır. Yahudilik, aslı değiştirilmiş ve kitabı, Şeytan'la sürekli bağlantı halinde bulunan hahamlar tarafından yazılmış bir ideolojidir.

Kabbalistik masonlukta Tanrı yani Şeytan, güneş ile özdeşleştirilmiştir Kainatın Ulu Mimari Nur-u Ziya Mutlak Işık

Bunlar dumansız ateşten yaratılan Şeytan'ı temsil eder Ayinin düzenlendiği odanın tam ortasında, Kabbala'da "Altar" adı verilen kurban masası bulunur. Altar'da Şeytan'a sunulan kurbanın göğsüne kanla beş köşeli yıldız çizilir ve etrafına ateş yakılır Altar'ın etrafında yakılan ateşin Şeytan'ın zuhur etmesini kolaylaştırdığına inanılır.

Trans Halleri

Yahudi kaynaklarında üç Kabbalist'in trans halleri detaylı bir şekilde anlatılmıştır. "Şeytan'la bağlantı kurulduğunda yaşlı hahamın ağzından köpükler gelir, dişleri kilitlenir, hırıltılar arasında boğuk bir ses tonuyla konuşur. Trans halinde Şeytan, hahamın ruhuna etki ederek farklı bir ses tonundan emirlerini açıklar. Diğer iki kabbalist masonlukta kutsal olan İbrani Harfleriyle, ağzından çıkan her kelimeyi yazarlar."

Diğer ayine katılanlar özellikle hayvan başlıklı maskeler giyerler. Törenin ilerleyen bölümlerinde, Şeytan seçtiği hayvan maskeli kişilerin vücuduna girer ve onun ağzından konuşarak emirlerini açıklar.

34. Derecenin Sırrı

Uzaktan da olsa, Siyonizm, Yahudilik, Kabbala vs. konularında bir şeyler okumuş, duymuş her insanın 33 dereceli masonik yapılanmadan haberi olagelmiştir. Ancak 34. derece hakkında hiçbir yerde doğru dürüst yazılmış, derlenmiş bir bilgiye rastlayamazsınız. Hatta kamuoyu bu 34. dereceyi hiç duymamıştır. Oysa çok önemli bir derecedir ve Sanhedrin'e (70'lere) seçilebilecek kıvama gelmiş üstatların derecesidir.

Bu dereceye ulaşma ritüeli sırasında hazırlanan ortamda, mum ışığı (kısık derecede), tuz, kükürt, özel hazırlanmış tütsü (şeytanı çeken en sevdiği koku...) kafa kılıç ve ip olur.

Locada yapılan duadan sonra Lucifer (Şeytan) gelir. Haham "lanetli varlıkla" olan bağlantısını uzatabilmek için büyü argümanlarrını takviye eder. Bu sırada şiddetli bir trans halinde haham sol eliyle "3"ü sağ eliyle "4"ü gösterir. Bu o anda oluşan "34. Derece"yi gösterir.

Şeytanın üstat masona inişi:

Masonik kaynaklar localarda yapılan büyü ayinlerini detaylı bir biçimde tarif ederler. Türk Mason Dergisi'nde bir "kara büyü ayini" şöyle anlatılmıştır: "Büyücü, evvela bedenini temizler, beyazlar giyer; özel bir tuvalet yapar. Ölülerin gölgelerini rahatsız etmemek için en temiz elbiseleriyle dans eder. Büyücünün tedbiri de sır saklamaktır (ketumiyettir) yani cinleri ve ruhları çağıracağı yeri ve bunun zamanını asla açığa vurmaz. Büyücü için daire ve sayılar da önemlidir. Süleyman mührü denilen beş köşeli yıldız bin bir özelliği bulunan daire ise kuvvetin ve direnmenin sembolü sayılır. Üçgen, Kare, Beşli ve altılı köşeli yıldızlar hep bu dairenin içine çizilir. Büyücü bu şeklin içine çağırdığı "negatif enerjiyle" birtakım sembolik işaretler çizer ve çevresine günün mevsimin saatin ifrit grubundan belli başlı cinlerin adını yazar. İfritleri ya da eskilerin habisi ervaha dedikleri kirli ruhları çağırırken büyücü eline bir kılıç alır yalvarır bagısal dairenin dört tarafına dört meşale yakar kendi ritüellerinde o an uzun abdest ve oruçlarla tütsülerle uğraştıktan sonra ilahilar söyleyerek bu dairenin içine girer doğrudan batıya giderek baş dönmesine tutulan büyücü kendinden geçinceye kadar dönmeye devam eder evrimeye tutulur. Bundan sonra ruh sorulara karşılık vermek üzere gelir.[2]

Bu trans seansından sonra büyücü saatlerce kendine gelemez. Şuur kaybı ve şiddetli baş ağrısı meydana gelir. Buna trans-pain (trans ağrısı) adı verilir.

Ayrıca Kabbala'da, "güneş, ay ve yıldızın" erkek veya kadın cinsel organının üzerinde resmedilmesi, cinselliğin kendileri için ne denli önemli olduğunu sembolize eder. Ay aynı zamanda Şeytan'ın gözünü de (Evli Eye) ifade eden gizli bir işarettir. (A Dictionary Of Symbols, sf.319) Bu amaçla törenlerde kullanılan mason önlüklerinde ve localarda yer alan masonik tablolarda önemli bir yer tutmaktadır.

Kabbala Ve Cinsi Sapıklık

Masonik felsefenin temelini oluşturan Kabbala'nın en önemli öğretilerinden biri de cinselliktir. Kabbalist büyücü ve Mason üstadı azamı Donald Michael Kraig bu konuda oldukça açık bir şekilde ortaya koyan cümleler kullanmıştır. "Seks ve buna bağlı olarak seks büyüsü Kabbala'nın temel öğesidir." (Modorn Magick, sf.425).

Kabbalist haham A. E. Waite ise serbest cinselliği Kabbala'nın temel unsurlarından biri olarak açıklar ve Kabbala'yı var olan en büyük büyü ilmi olarak nitelendirir.

"Kabbala'daki en yüce ilim (Supreme Visdom) ‘Seksin Gizemi'nde saklıdır. Hayat Ağacı'nın (Sefirot) iki tarafının erkek ve dişiliği temsil etmesi hatta Tetragram'ın (Yud-heh-Vav-Heh) harflerinden oluşan Tanrının ismi Yehova erkek ve dışı harflerden oluştuğu anlaşıldığında, kişi Kabbala'nın tabiatında var olan cinselliği görebilir." (Holy Kabbalah sf.78).

Bir büyücü için hiçbir ahlak kaidesinin geçerli olmamasıyla ilgili olarak Kabbalist Üstad-ı Azam Donald Mıchael Kraig "Modern Magic" (Modern Büyü) adlı kitabında şu satırlara yer vermiştir

Bir büyücü için ahlak yoktur. Bir büyücü olarak inanıyorum ki insan dilediği tür cinsel ilişkiye girmekte özgürdür. Düzgün, homoseksüel, bekar, grup halinde, ayinsel veya sado-mazoşist..." (Modern Magic,sf.421).

Localardaki bu ve benzeri ritüeller Kabbala'nın mitolojik efsanelerine dayanır. Bunlardan birinde Güneş Tanrı Osiris öldürülerek 14 parçaya ayrılır. Kız kardeşi İsis bunlardan 13'ünü bularak birleştirir ve kayıp 14. parça olan cinsel organ yerine çamurdan yenisini yapar. Bu durum (suni cinsel organ -obelisk) tarih boyunca sütun ve dikili taşlarla remzedilmiştir. Masonik kaynaklarda Güneş tanrı Osiris ile Hiram Usta'nın aynı kişi olduğu söylenir ve bu efsaneyi yaşatmak için çağlar boyunca dikilen taşlar ve sütunlar Mason localarında temsili olarak yer alır. Masonlukta önemli bir yer tutan "Jakin" ve "Boaz" sütunları gerçekte erkek cinsel organını temsil eder.[3]

Temelde Şeytan'ın öğretisi olan bütün çarpıklıkları sistem olarak kabul etmiş olan Masonluk, serbest cinselliği de diğer felsefelerle aynı doğrultuda telkin etmeye çalışmıştır.

"Köpek için kemiğin, domuz için dışkının çekici bir tadı olmasaydı, onlar bu maddelerden karınlarını doyurmak isterler miydi? Rezilliklerin her çeşidinden ayrı bir tad alan güçlü kişileri ayıplamayınız."[4]

Ve bu konuyla ilgili Meşrik-i Azam Cemil Sena Mason Dergisi'ndeki "Özgür Düşünceler" başlıklı yazısında şu ifadelere yer vermektedir, "Özgürlüğün engelleri şu birkaç sözde saklıdır: GÜNAH, AYIP, YAZIK, HARAM."[5]


Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147