Dünya gurbetindeyiz!
Sevmeye en layık olanlar da, en güzel sevenler de göçüp gitmişler ve hâlâ da gidiyorlar. Geride öksüz ve yetim kalan, şaşkın bakışların kısır döngüsünde bekleşen güçsüzleriz...
Ölüm yokluk değil biliriz!
Aşa ekmeği nasıl banıyorsa nefis, ölümün de tadına öyle bakar bir gün, biliriz. Yine de başımıza bela bir zikrin halkasında cezbe halindeyiz;
Dünya, dünya, dünya...
Allah deme vakti ne zaman gelir, üflenecek kaçıncı sûra ertelenir bilmem...
Kaçıncı maskede yorulur, kaçıncı aynada usanır, kaçıncı lokmada durur bu Âdiyât?..
Bilmem!
.
|