Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Durru Meknun Kasidesi - Okunuşu ve Pdf dosyası
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 04.02.18, 00:21
HeartLess - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
HeartLess HeartLess isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Administrator
 
Üyelik tarihi: 18.08.14
Bulunduğu yer: Dip..
Mesajlar: 4,857
Etiketlendiği Mesaj: 2254 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Durru Meknun Kasidesi - Okunuşu ve Pdf dosyası

İMAMI AZAMIN DÜRRÜ MEKNUN (SAKLI İNCİ) KASİDESİ VE FAZİLETİ : Haydarı Kerrar İslami bilgiler
İmamı Âzam Ebû Hanîfe Nû’man ibni Sâbit radiyallâhü anhümaya aittir. Ravza-ı mutahharayı ziyareti esnasında doğuş olarak inşad eyledikleri bir kasidedir. Bu kaside ile Efendiler Efendisi Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve selleme muhabbet ve yakınlık murad etmişler ve kimsenin duymayacağı bir

şekilde Huzuru Rasûlüllah’da tekellüm eylemişlerdir. İmamı Âzam ziyaretten sonra Medine-i Münevvere müezzininin kendi kasidesini irâd ederken görünce şaşırıp baka kalmış ve sormuştur: Bu kaside kime aittir? Müezzin:

Ebû Hanîfe Nû’man ibni Sâbitin’dir.

Onu tanıyor musun?

Hayır.

Öyle ise bu kaside-i kimden öğrendin?

Müezzin dedi ki;

Rüyamda, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve

sellem bana okudu ve bende ezberledim. Ayrıca,

kaside-i minarelerden okumamı istedi.

Bu sözler üzerine İmamı Âzam Ebû Hanîfe

radiyallâhü anhın gözlerinden yaşlar boşandı.

İmamı Nesefî “Tuhfe” isimli eserinde Şemsü’I Eimme-i Hulvanî (radiyallâhü anh) den şu nakli buraya aktaralım.

Rüyamda İbni Abbas radiyallâhü anhüma buyurdu ki:

“Müctehidlerin sultanı, Allah Teâlâ’nın dostu Ebû Hanife Nu’man İbni Sabit, Resûlü Ekrem ve Nebiyyi Muhterem (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz Hazretlerini, mübarek Ravzaı mutahharada bir kaside ile medh eylemiştir ki bu kasideye:

“Dürrü meknûn (saklı inci)” ismi verilmiştir.

Bu kasidenin birçok fazilet ve sırları vardır.

1-Her gün Ravza’nın hizmetçileri olan melekler ve Kerûbiyân bu kasidei şerifeyi sabah, akşam okurlar.

2-Bu kaside-i okumaya devam edenlere afetler, kaza ve belalar uğramaz.

3-Düşmanlarını sevindirecek bir kötülükle karşılaşmazlar.

4- Ani gelen ölümden emin olurlar.

5-Bulunduğu eve ve mekâna veba gibi bulaşıcı hastalıklar girmez.

6-Okuyana ve bulunan yere büyü işlemez.

7-Devam edenlerin gönlü sevinç ve ferah dolar.

8-Günahları bağışlanır.

9-Her ne dilek için yedi gün ara vermeden devam edilirse istenen şey gerçekleşir.

İşte İbni Abbas (radiyallâhü anhuma) bana bunları anlatmıştı ki, ben uyandım. O zamana kadar bu kasideden haberdar olmadığım için Mekkei mükerreme ve Medinei Münevvere’de aradım. Nihayet, Bağdat’ta kâmil bir mürşidin yanında buldum. O şeyhi kâmil de duyulmamış diğer bazı özelliklerini bana nakletti. Ömrüm oldukça ben de onu okumaya devam

edeceğimi adadım.

Diğer bazı özellikleri şunlardır.

10-Sadakatle okuyana son nefeste iman nasip olur.

11 -İhlâsla okumaya devam eden hiç fakirlik görmez.

12-Şevk ile kıraatine devam edene kem göz ve nazar isabet etmez.

13-Halisane okuyana hile ve tuzak işlemez.

14-Bir memlekete genel bir felaket isabet etse, bu kaside halisane okununca Allah Teâlâ onu def eder.

15-Okuyan kişinin bütün amelleri makbul olur.

16-Kasidenin akabinde yapılan her dua kabul olur.

Ayrıca Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve selemi görmek niyeti ile okunursa rüyada görülür. Eğer

manevi durumu müsait değilse bir Allah Teâlâ dostu ona tebşiratta bulunacaktır.

Okuma adabı abdestli kıbleye dönük bir şekilde 1 fatiha 3 ihlas 11 salavat okunup evvelen Efendimizin s.a.v ruhuna sahabelerin ve İmamı Azamın ruhuna hediye edilecek. Ve kasideye başlanacak

Dürrü Meknun Kasidesi

Ya Seyidessadati ci’tüke gasiden

Ercu Rıdake ve ehtemi bi himake

Ey efendiler Efendisi! Himayene sığınarak,

rızana kavuşmak maksadıyla huzuruna geldim.

Vallahi ya hayral halaigi inne li

Galben meşugan la yerumu sıvake

Yaratılmışların en hayırlısı yemin olsun ki,

Zât’ına âşık olan ve başkasını istemeyen bir

kalbim vardır.

Ve bihaggi caheke inne ni bike muğremu

Vallahu ye’lemu inne ni ehvake

Allah Teâlâ biliyor, makamının hakkı için sana

tutkunum ve nefsim bile seni arzuluyor

Entellezi levlake ma huliga emruun

Küllev vela huligal vera levlake

Efendim! Şayet olmasaydın kâinat bütünüyle

varlığa çıkamadığı gibi hiçbir şeyde yaratılmayacaktı.

Entellezi binnurikel bedruktesa

Veşşemsi müşrigatun bi nuri bihake

Efendim! zâtınla ay nurlara bürünürken, güneş

doğacak nurlara sahip oldu

Entellezi lemma rufi’te ilessema

Bike gad semmet ve tezeyyenet lisuraka

Efendim! Miraç ettinde, ziyaretinle semalar

yüceldi ve süslenip değerlendi.

Entellezi nadake rabbuke merhaba

Ve legad de’ake ligurbihi ve hayyaka

Efendim! Allah Teâlâ, zâtını yakınlığına ve

sohbeti selamına çağırarak “Merhaba, Ey Sevgilim”

dedi.

Entellezi fina seelte şefaaten

Nadake rabbuke lem yekunissıvake

Efendim! Rabbinle aranıza kimsenin girmeyeceği

sohbete kavuşmuş iken bizim (ümmet)

için şefaat dilendin.

Entellezi lemma tevessele ademu

Min zelletin bike faze veheva ba ka

Efendim! Âdem aleyhisselâm beşerî yönden

baban iken hatasının affına zâtını vesile kıldı

Ve bikel halilu dea fe’adet naruhu

Berden ve gad hamedet bi nuri senake

Hz. İbrahim Halîlullâh aleyhisselâm ateşe

düşerken zatınla duâ etiğinden, ateş külleşip

serinliğe döndü.

Ve de’ake eyyubun lidurrin messehu

Fe uzile anhuddurru hine de’ake

Eyüb aleyhisselâm başına bela geldiğinde,

zâtına dua edince, çektiği sıkıntı giderildi

Ve bikel mesihu eta beşiran muhbira

Bisıfati husnike madihan li ulake

Efendim! Hz. İsâ aleyhisselâm zâtının güzel

sıfatlarını methederek yüceliğini müjdeleyici

olarak geldi.

Ve kezake musa lem yezel mütevessila

Bike fil gıyameti muhammem bihimake

Yine; Mûsâ aleyhisselâm zâtına kopmayacak

bağlılığını ve himayeni kıyamette kadar bırakmayacaktır.

Vel enbiyau ve kullu ma huligal vera

Verrusulü vel emlaku tehte livake

Efendim! Yaratılanların hepsi, nebiler, rasüller

ve melekler sancağın (hükmün) altındadırlar

Leke mucizatun e’cezet küllel vera

Ve fedailu cellet feleyse tehake

Yaratılmışları aciz bırakan mucizelerin ve faziletlerin

anlatılacak gibi değildir

Netegat te’amu be semihi leke mu’lina

Veddabbu gad lebbake hine ligake

Efendim! Yemek zehirliyim derken, kertenkele

“lebbeyk” sedasıyla huzura geldi.

Vezzi’bu caeke vel ğazaletu gad etet

Bike testeciru ve tehtemi bihimake

Huzuruna kurt ilticada bulunmak ceylan himayene

sığınmak için koşuşarak geldiler.

Ve keza elvuhuşu etet ileyke ve sellemet

Ve şekel be’iru ileyke hine raka

Yine huzuruna vahşi hayvanlar gelip selam

verdiler. Zât’ını görünce deve’de (sahibini) şikayet edebildi

Ve de’avte eşcaran etet ke mutiaten

Ve seat ileyke mucibeten linidake

Ağaçlar, davet ettiğinde isteyerek ve koşarak

çağrına icabet ettiler

Vel mau fada birahatike ve sebbehat

Cemmül hasa bilfadli fi mühake

Sular elinden çoşup taşarken, tuttuğun çakıl

taşları faziletinden tesbihe başladılar

Ve aleyke zaleltil ğamametü fil vera

Vel ciz’u hine ila kerimu ligake

Bu âlemde bulut yalnız Zâtını gölgelerken,

(dayandığın) hurma kütüğü kavuşmak arzusuyla

inlemişti.

Vekezake la eseru limeşyike fissera

Vessahru gad ğaset bihi gademake

Efendim! Yumuşak toprak (kum) izini göstermezken,

katı taşta ayakların batarak iz tutardı.

Ve şefeyte zel ‘ahe’ti min emrazihim

Ve mele’te küllel erdi min cedvake

Dertlilerin hastalıkları şifa bulur, yeryüzü

cömertliğine gark olurdu.

Ve radedte ayne gatadete be’del ama

Vebnel huseyni şefeytehu bişifake

Ebû Katâde’nin körleşen gözünü iade edip

İbni Husayn’ı şifanla (hususi tükrüğün) iyileştirdin

Vekeza hubeybu vebne afra badema

Cürriha şefeytehuma bilemis yedake

Efendim! Hubeyb ve İbnü Afra ölüm yaraları

ellerinin bir dokunuşuyla şifa buldu

Ve Aliyyun min ramedin bihi daveytehu

Fi hayberin ve şufi bitabibi lemake

Hayber’de Ali’nin göz ağrısına temiz tükrüğün

şifa vermişti.

Ve seelte rabbeke fi ibni cabirin be’adema

En mate ehyahu ve gad erdake

Efendim! İstediğinde Rabbin razı olman

için ölmüş İbni Cabirin oğullarını diriltti

Ve meseste şaten liümmi mabedin be’adema

Neşefet fedarret min şifa rukyake

Ümmü Mabedin süt veremez koyunu şifâlı

okumanla sütleri akar oldu

Ve de’avte rabbeke ame gahtin mu’lina

Feen helle gadrussuhbi hine duake

Kıtlık yılında Rabbine sesli duâ ederek (elini

açtığın) zaman göğ ağıp yağmur taneleri sağnak

şekilde bıraktı

Ve de’avtü küllel halgu fengadu ve ila

De’vake tav’an sami’ine nidake

Efendim! Mahlûkatı çağırdığın zaman “işittik

ve severek itaat ettik” diyerek boyun eğdiler.

Ve hafezate dinel küfri ya alemel hüda

Vera fe’te dineke festegame hünake

Ey alemi Hüda! küfrü yerle bir edip, dosdoğru

dinin İslâm’ı yücelere çıkardın.”.

E’dake adüvve fi galibi cemiuhum

Sar’a ve gad hurimurrada bicefake

Rızândan mahrum düşmanlarının hepsi ettikleri

eziyetleri ile Kalib Kuyusu’na sara tutmuş

ölüler gibi tıkıldılar.

Fi yevmi bedrin gad etet ke melaikün

Min indi rabbike gatelet e’dake

Bedir günü, Rabbin katından gelen melekler

düşmanlarını öldürdüler

Vel fethu caeke yevme fethike mekketen

Vennasru fil ehzabi gad vefake

İsteyince Mekke’yi fethettiğin gün, fetih

(mânâ ve madde âleminin) kapılarını açan Rabbin,

Ahzab (Hendek) savaşında ummadığın

yerden yardım etti

Hudun ve yunusu min behake tecemmela

Ve cemalu yusufe min ziyai senake

Hûd ve Yunus (aleyhismeselâm) zâtının kıymetiyle

iyiliğe ererken, Yusuf’ta güzelliğini nurunun

parıltısından aldı.

Gad fugte ya Taha cemial enbiya

Turran fesubhanellezi esrake

Ey Tâhâ! ‘Sübhanellezi Esrâ’ sırrına ererek,

bütün enbiyadan üstün oldun.

Vellahi ya yasin mislüke lem yekun

Fil alemine ve haggi men nebbake

Ey YâSîn yemin olsun ki! Zâtını nebi seçen

Allah hakkı için, âlemlerde bir benzerin yoktur.

An vasfikeş şuara u ya müddesir

Acezu vekellu min sıfatu ulake

Ey Müddesir! Şairler sıfatlarını ve yüceliğini

vasfetmekten aciz ve yorgundurlar.

İncilu isa gad etabike muhbiran

Ve bikel kitabu eta bi mehdi hilake

İsa’nın İncil’i geleceğini haber vermek, kitabımız

Kur’an güzelliğini (hilyeni) öğmek için geldi

Maza yegulul madihune vema asa

En yecme’a el küttabü min me’anake

Ey Efendim! Şanına layık manalar hakkında

medhediciler ne diyebilir, yazarlar toplanıp ne

yazabilirler.

Vellahi lev ennel bihara midaduhum

Veşşu’be eglamun cu’ilne lizake

Allah Teâlâ’ya yemin olsun ki, methetmede

denizler, mürekkepleri, ağaçlar da kalemleri

olsa,

Lem yegdirissekalani tecmeu nedraten

Ebeden vemestau lehu idrake

insanlar ve cinler toplansa, zât’ını kavramaya

idrakleri erişemeyeceği gibi nadir (vasıflarını)

toplamayada ebedî güçleri yetmeyecektir.

Li fike galbün muğramün ya seyidi

Ve haşe’şetun mehşuvvetun bihevake

Ey Efendim! Sana âşık kalbim, sana tutkun

ve arzunla kuşatılmış bir nefsim var.

Ve iza sekettu fefike sümti kulluh

Ve iza entagtu feemdahu ulyake

Suskunluğum hep Seninle dolu, konuştuğum

zamanda hep yüceliğini övmekteyim

ve iza semi’tu feanke gavlen tayyiben

ve iza nazartu fema ara illake

Her zaman Zâtından tatlı güzel sözler işttim.

Bakışlarımda ancak Seni görmek istemektedir.

Ya maliki kün şafi’i min fegati

İnni fegirun fil vera liğinake

Ey sahibim! İhtiyaç âleminde zenginliğine

muhtaç olan bu fakirine, darlık zamanımda

şefaatçim olmanı (niyaz ediyorum).

Ya ekrames sekaleyni ya kenzel vera

Cud li bicuddike ver dati birıdake

Ey insanlar ve cinlerin en keremlisi, ey yaratılmışların

bütün üstünlüklerini kendinde toplayan

Efendim! Bana cömertliğinden kerem ettiğin

gibi kendi rızanlada benden razı ol.

Ene tamiun bi cudi minke velem yekun

Li ebi hanifete fil enami sivvake (Burada kendi adınız okuyun)

Ben Senin cömertliğine tamah ediciyim, zira

Ebu Hanife’nin, kâinat içinde Senden başka

kimsesi yoktur.

Fe’asake teşfe’u fihi inde hisabihi

Felegad ğada mütemessiken bi’uraka

Her sabah ve her akşam, Senin getirdiğin

kopmaz ipe sarılarak hesap günü gününde şefaat

edeceğini ummaktayım.

Fele ente ekramu şafiin ve müşeffein

Vemenilteca bihimake nale ve faka

Şefaat edenlerin, şefaati kabul edilenlerin

en keremlisi, iltica edene rızanı ve himayeni

esirgemezsin!

Fecal giraye şefaaten li fi ğadin

Feasa ekun filhaşri tehte livake

Kıyamet gününde azığım olacak şefaatını ve

mahşerde ‘Hamd Sancağı’ nın altına beni de

almanı ummaktayım.

Salli aleykellahu ya alemel hüda

Ma hanne müştagun ila mesvaka

Allah Teâlâ’nın salât kıldığı Ey âlemi Hüdâ!

âşıklarının merkadine yüz sürmeye iştiyakı (özlemi)

bitmez.

Ve ala sehabetikel kirami cemiihim

Vettabiine ve kulli men valaka

Ve, Allah Teâlâ’nın salâtı seçkin arkadaşlarına,

onlara tabii olana ve dostluğuna yönelmişlerin

hepsine olsun

Açıklamalar

1 İrticalen ve aniden söylenen şiirler, kasidelere doğuş denir

2 Büyüklerin huzurunda durabilmenin birinci şartı küçüğün izinli olmasıdır. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi

ve sellem Allah Teâlâ’ya dua ederken “Mahlûkatın sahibi ve mevcudata benzemekten

münezzeh olan meleklerin ve ruhun rabbi olan Allah Teâlâ’yı tenzih ve tesbih ederim.

Ey Allah Teâlâ’m Senin rızanı şefaatçi kılarak öfkenden sana sığınıyorum. Affını şefaatçi yaparak

cezandan sana sığınıyorum. Senden de sana sığınıyorum. Sana layık olduğun senâyı yapamam. Sen

kendini sena ettiğin gibisin”

Hz. Ali kerremallâhü veçhe diyor ki: “Savaşlarda Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem kadar düşmana

yaklaşan bir kimse bulunmazdı. Birçok defalar savaş kızışıp başımız sıkıntıya gelince Rasûlüllah

sallallâhü aleyhi ve selleme sığınırdık.” Hz. Enes radiyallâhü anh de: “Başımız dara düşünce

Allah’ın Rasûlü ile korunurduk.” diyor.

Yine Hz. Enes b. Mâlik (r.a) nakleder:

Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem insanların en güzeli idi, insanların en cömerdi idi, insanların

en cesuru idi. Bir gece Medine halkı duydukları bir sesten fena hâlde korkmuşlar ve sesin geldiği yöne

gitmişlerdi. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve selem ise ashabını korkutan bu sesi işitince eline kılıcını

alarak Ebu Talha’nın eğersiz atına binmiş ve Medine’yi dolaşıp hâdiseyi incelemiş, bu esnada Medineliler

geride kalmıştı. Nihayet Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Ebu Talha’nın atı üzerinde

ve kılıcı boynunda olarak geri döndü. Yolda Medine halkıyla karşılaştı. Onlara şöyle dedi: “Endişe

edecek bir şey yok, neden korkuyorsunuz?” (Müslim, Fedâil, 48; İbn Sa’d, I, 373.)

Uhud Savaşı’nda, İslâm ordusu birinci safhada Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin harp taktiklerine

uyarak üstünlük sağlamıştı fakat daha sonra kesin sonucu almadan ganimet toplamaya girişince

ve yerlerini terk etmemeleri gereken okçular da ganimet toplama işine koşunca düşman süvari birliği

arkadan kuşatmış, böylece Müslümanlar iki ateş altında kalmışlardı. Bu safhada Müslümanlar 70 şehid

verdikleri hâlde; Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve selem emir komutayı elinde bulundurdu ve büyük bir soğukkanlılıkla İslâm ordusunu çevresine topladı.

Başarılı bir savunma ile düşmanı durdurdu. Peşinden de inkârcıları Mekke istikametinde günlerce

takip etti. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem öyle bir kahramanlık ve cesaret ortaya koydu ki, müşrik

ordusu geri dönerek yeniden savaşmayı göze alamadı. Hevazin muharebesinde, İslâm ordusu Huneyn

geçidine geldiğinde düşman okçularının hücumuna uğramıştı. İslâm askerlerinin bu anî saldırıdan korunmak

üzere siper aradıkları bir sırada, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem sarsılmaz bir kaya gibi

metanet göstermiş, savaş alanından bir adım bile gerilememiştir. Katırını düşmana doğru sürerek

İslâm askerlerine “Nereye kaçıyorsunuz, ben Allah’ın Rasûlu’yum, Abdülmuttalib oğlu Abdullah

oğlu Muhammed’im” diyerek ordusunu toparlamış ve zafere ulaşmayı başarmıştır. Nitekim bir görgü

tanığı şöyle diyor:

“Şehadet ederim ki Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem bir adım bile gerilemedi. Savaş vahşî bir

yangın gibi yayıldığı zaman, hepimiz Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin çevresine sığındık.

O’nun yanında durmak en büyük cesaret sayılıyordu.”

3 Maneviyatatta ruhun aşkını ifade etmek akla uygun gelir. Ancak nefsin aşkını ibraz edecek fazla

kimse yoktur. Bu minvalde zuhur eden hallerin tehlikeleri vardır. Her kişi bu makamda karar kılamaz.

Bu halin en güzel ve eşsiz örneği Hz. Mevlana ve Şemsi Tebrizî kaddese’llâhü sırrahuma’l azizde zuhur

etmiştir.

4 “Sen ki” kelime olarak tercüme edilmesi gerekirken, Türkçede bu türlü ifade tam bir saygı

ifadesi barındırmadığından “Efendim” olarak aktarılmıştır.

5 Allah Teâlâ Hadîsi kutside buyurdu ki;

“ (Ya Muhammed!) Sen olmasaydın bu kâinatı yaratmazdım” Hadis kitaplarında aslı bulunmayan

bu veciz ifade hadis münekkitlerince de red edilmiştir. Aliyu’l Kâri. Aclûnî ve Şevkânî, Sağanî’nin mevzu

dediğini naklettikten sonra manasının sahih olduğunu kabul ederler. Bkz.Aliyu’l Kâri. 288; Aclûnî,

II/164: Şevkâni. Fevaidu’l Mecmua, 326

Hadîsi şerifte buyuruldu ki;

“Âdem aleyhisselâm yanıldığı zaman,

“Ya Rabb´î! Muhammed aleyhisselam hakkı için

beni affet dedi. Allah Teâlâ’da,

—Muhammed´i daha yaratmadım. Onu nasıl

tanıdın? Dedi.

—Ya Rabbi! Beni yaratıp ruhundan bana ihsan

edince, başımı kaldırdım.

Arşın eteklerinde, La ilahe illallah Muhammedür

Resûlüllâh yazılmış olduğunu gördüm.

Sen isminin yanına, en çok sevdiğinin ismini

yazarsın. Bunu düşünerek O´nu çok sevdiğini anladım”

dedi.

Allah Teâlâ’da buna karşılık

“Ey Âdem, doğru söyledin. Yarattıklarımın içinde,

en çok sevdiğim O´dur.

O´nun için, seni affettim.

Muhammed olmasaydı, seni yaratmazdım, dedi”

9 “Zâtınla” demek, bütün enbiya Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin nurunu ve nebevi mührünü

taşımalarıdır. Efendimiz ile nebevi mühür son bulurken, velayeti de kıyamete kadar devam etmektedir.

10 Burada “Zâtınla Allah Teâlâ’ya dua etti” demektir. Allah Teâlâ’nın Eyüb aleyhisselâma Rasûlüllah

sallallâhü aleyhi ve sellemin cemaliyle zuhur etmesidir.

11 Burada Mûsâ aleyhisselâmın Tûr dağında Allah Teâlâ ile konuşmaya çıktığında tecelliyata dayanmak

için okuduğu tevessül dualardan haber verilmektedir. Yahudiler bu duaların bir kısmını evradlarında

okumaktadırlar. Yahudiler duaların manalarında Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem övüldüğünü

bilselerde inkâr etmektedirler.

“…De ki: “Öyleyse Mûsâ’nın, insanlara nur ve yol gösterici olarak getirdiği ki siz onu parça parça

kâğıtlar haline getirip gösteriyorsunuz, çoğunu da gizliyorsunuz ve ne sizin, ne de babalarınızın bilmediği

şeylerin size öğretildiği Kitabı kim indirdi?” “Alah” de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta

oynayadursunlar.” (En’am, 91)

Bu nedenle Hz. Mûsa aleyhisselâmın tahtında Yahudilerinde tevessül dualarını hiçbir zaman terk

etmeyeceklerini İmamı Âzam Ebû Hanîfe radiyallâhü anh haber vermektedir.

12 Bütün dinlerinde Allah Teâlâ rasüllere emretti ki; “Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem)

sizin zamanınızda rasül olarak gelirse, ona iman etmelerini ümmetlerinize de emrediniz”

Gelmiş olan bütün dinlerde O´nun müjdesi temel alınmıştır.

“Seçilmiş” adı ile şereflenmiştir. O´nun geleceği ümidi ile tevhidin sağlamca yerleşeceği, nebiler ve

ümmetleri de O´nun şefaati bekleyerek inanç yolunda emniyet bulmuşlardır. Eğer bu ümit olmasa

idi; hiçbir rasül vazifesini yapmakta güç bulamayacaktı. Çünkü kıyamet gününde şefaat konusunda

bütün insanlık O´nun yardımına başvurmuştur.(Muhammedî Dua)

13 Hacıların Allah Teâlâ’yı “lebbeyk Emrine hazırım” sedası ile telbiye ederler. Bu konuda söylenecek

bütün sözler mahlûkat tarafından Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem içinde söylenildiği haber

veriliyor.

14 Temim ed‐Dârî radiyallâhü anh anlatıyor:

“Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem ile birlikte oturuyorduk. O sırada bir deve koşarak geldi. Efendimize

yaklaştı. Başı ucunda durdu. Bunu gören Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem:

“Ey deve sakin ol. Doğru söyle, doğru söylersen senin yararınadır, yalan söylersen zararına olur.

Hem de Allah bize sığınanı güvende kıldı, artık sen güven altındasın. Bize sığınan mahrum kalmaz’

buyurdu.

“Biz, ‘Yâ Resulallah, bu deve ne diyor?’ dedik.“Sahipleri onu kesip etini yemek istemişler. O

da kaçmış, nebinize sığındı’ buyurdu. “Biz bunları konuşurken devenin sahipleri koşarak

geldiler. Deve onları görünce tekrar Efendimizin yanına sokuldu. Korunmasını istedi. Bunun üzerine

adamlar:

“Yâ Resulallah, bu bizim devemizdir. Üç gün önce kaçtı. Onu arıyorduk. Sonunda yanınızda

bulduk’ dediler.

“Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem: ‘Ama o sizden çok fena şikâyet ediyor’ deyince:

“Ne diyor, yâ Resulallah?’ diye sordular.

“O yanınızda güven içinde büyümüş, gelişmiş. Üzerinde yıllar boyu yaz aylarında otlu ağaçlı ülkelere,

kış aylarında sıcak memleketlere yük taşımışsınız. Büyüdükten sonra ondan yavru almak istemişsiniz.

Allah ondan size bir sürü deve nasip etmiş. Bolluk senesi gelince onu kesip etini yemek

istediniz değil mi?‘ “Doğru yâ Resulallah. Vallahi böyle oldu’ dediler.

“Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem:

“Sahiplerine bu şekilde güzelce hizmet verenin mükâfatı bu mudur?’ deyince;

“Yâ Resulallah, onu gerçekten kesmeyeceğiz’ dediler.

“Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem, ‘Yalan söylediniz. O size sığındı, yardım istedi, kabul etmediniz.

Ben ise sizden daha merhametliyim. Allah münafıkların kalbinden merhameti çıkarmış,

mü’minlerin kalbine koymuştur’ buyurdu ve deveyi onlardan yüz dirheme satın aldı, sonra da deveye

döndü:

“Ey deve, haydi git, Allah rızası için serbestsin, sana kimse dokunamaz’ buyurdu.

“Deve, Peygamberimizin başının üzerine eğildi ve dua eder gibi yaptı. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve

sellem de; “Âmîn’ dedi.

“Deve tekrar dua etti. Efendimiz yine:

“Âmîn’ dedi.

“Sonra tekrar dua etti. Efendimiz yine:

“Âmîn’ dedi.

“Dördüncü kez dua edince Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem ağladı.

__________________
öLürüm yoLuna öLürümde yine boyun eğmem, yakarım dünyayı uğruna ama sana eğiLmem.. öyLe sInIrsIz öyLe Derin öyLe Çok Severim ki KORKARSIN!! Kuruyup çöLe dönsemde Pare Pare oLsamda YENiLMEM!!..
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147