Durru Meknun Kasidesi - Okunuşu ve Pdf dosyası
İMAMI AZAMIN DÜRRÜ MEKNUN (SAKLI İNCİ) KASİDESİ VE FAZİLETİ : Haydarı Kerrar İslami bilgiler
İmamı Âzam Ebû Hanîfe Nû’man ibni Sâbit radiyallâhü anhümaya aittir. Ravza-ı mutahharayı ziyareti esnasında doğuş olarak inşad eyledikleri bir kasidedir. Bu kaside ile Efendiler Efendisi Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve selleme muhabbet ve yakınlık murad etmişler ve kimsenin duymayacağı bir
şekilde Huzuru Rasûlüllah’da tekellüm eylemişlerdir. İmamı Âzam ziyaretten sonra Medine-i Münevvere müezzininin kendi kasidesini irâd ederken görünce şaşırıp baka kalmış ve sormuştur: Bu kaside kime aittir? Müezzin:
Ebû Hanîfe Nû’man ibni Sâbitin’dir.
Onu tanıyor musun?
Hayır.
Öyle ise bu kaside-i kimden öğrendin?
Müezzin dedi ki;
Rüyamda, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve
sellem bana okudu ve bende ezberledim. Ayrıca,
kaside-i minarelerden okumamı istedi.
Bu sözler üzerine İmamı Âzam Ebû Hanîfe
radiyallâhü anhın gözlerinden yaşlar boşandı.
İmamı Nesefî “Tuhfe” isimli eserinde Şemsü’I Eimme-i Hulvanî (radiyallâhü anh) den şu nakli buraya aktaralım.
Rüyamda İbni Abbas radiyallâhü anhüma buyurdu ki:
“Müctehidlerin sultanı, Allah Teâlâ’nın dostu Ebû Hanife Nu’man İbni Sabit, Resûlü Ekrem ve Nebiyyi Muhterem (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz Hazretlerini, mübarek Ravzaı mutahharada bir kaside ile medh eylemiştir ki bu kasideye:
“Dürrü meknûn (saklı inci)” ismi verilmiştir.
Bu kasidenin birçok fazilet ve sırları vardır.
1-Her gün Ravza’nın hizmetçileri olan melekler ve Kerûbiyân bu kasidei şerifeyi sabah, akşam okurlar.
2-Bu kaside-i okumaya devam edenlere afetler, kaza ve belalar uğramaz.
3-Düşmanlarını sevindirecek bir kötülükle karşılaşmazlar.
4- Ani gelen ölümden emin olurlar.
5-Bulunduğu eve ve mekâna veba gibi bulaşıcı hastalıklar girmez.
6-Okuyana ve bulunan yere büyü işlemez.
7-Devam edenlerin gönlü sevinç ve ferah dolar.
8-Günahları bağışlanır.
9-Her ne dilek için yedi gün ara vermeden devam edilirse istenen şey gerçekleşir.
İşte İbni Abbas (radiyallâhü anhuma) bana bunları anlatmıştı ki, ben uyandım. O zamana kadar bu kasideden haberdar olmadığım için Mekkei mükerreme ve Medinei Münevvere’de aradım. Nihayet, Bağdat’ta kâmil bir mürşidin yanında buldum. O şeyhi kâmil de duyulmamış diğer bazı özelliklerini bana nakletti. Ömrüm oldukça ben de onu okumaya devam
edeceğimi adadım.
Diğer bazı özellikleri şunlardır.
10-Sadakatle okuyana son nefeste iman nasip olur.
11 -İhlâsla okumaya devam eden hiç fakirlik görmez.
12-Şevk ile kıraatine devam edene kem göz ve nazar isabet etmez.
13-Halisane okuyana hile ve tuzak işlemez.
14-Bir memlekete genel bir felaket isabet etse, bu kaside halisane okununca Allah Teâlâ onu def eder.
15-Okuyan kişinin bütün amelleri makbul olur.
16-Kasidenin akabinde yapılan her dua kabul olur.
Ayrıca Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve selemi görmek niyeti ile okunursa rüyada görülür. Eğer
manevi durumu müsait değilse bir Allah Teâlâ dostu ona tebşiratta bulunacaktır.
Okuma adabı abdestli kıbleye dönük bir şekilde 1 fatiha 3 ihlas 11 salavat okunup evvelen Efendimizin s.a.v ruhuna sahabelerin ve İmamı Azamın ruhuna hediye edilecek. Ve kasideye başlanacak
Dürrü Meknun Kasidesi
Ya Seyidessadati ci’tüke gasiden
Ercu Rıdake ve ehtemi bi himake
Ey efendiler Efendisi! Himayene sığınarak,
rızana kavuşmak maksadıyla huzuruna geldim.
Vallahi ya hayral halaigi inne li
Galben meşugan la yerumu sıvake
Yaratılmışların en hayırlısı yemin olsun ki,
Zât’ına âşık olan ve başkasını istemeyen bir
kalbim vardır.
Ve bihaggi caheke inne ni bike muğremu
Vallahu ye’lemu inne ni ehvake
Allah Teâlâ biliyor, makamının hakkı için sana
tutkunum ve nefsim bile seni arzuluyor
Entellezi levlake ma huliga emruun
Küllev vela huligal vera levlake
Efendim! Şayet olmasaydın kâinat bütünüyle
varlığa çıkamadığı gibi hiçbir şeyde yaratılmayacaktı.
Entellezi binnurikel bedruktesa
Veşşemsi müşrigatun bi nuri bihake
Efendim! zâtınla ay nurlara bürünürken, güneş
doğacak nurlara sahip oldu
Entellezi lemma rufi’te ilessema
Bike gad semmet ve tezeyyenet lisuraka
Efendim! Miraç ettinde, ziyaretinle semalar
yüceldi ve süslenip değerlendi.
Entellezi nadake rabbuke merhaba
Ve legad de’ake ligurbihi ve hayyaka
Efendim! Allah Teâlâ, zâtını yakınlığına ve
sohbeti selamına çağırarak “Merhaba, Ey Sevgilim”
dedi.
Entellezi fina seelte şefaaten
Nadake rabbuke lem yekunissıvake
Efendim! Rabbinle aranıza kimsenin girmeyeceği
sohbete kavuşmuş iken bizim (ümmet)
için şefaat dilendin.
Entellezi lemma tevessele ademu
Min zelletin bike faze veheva ba ka
Efendim! Âdem aleyhisselâm beşerî yönden
baban iken hatasının affına zâtını vesile kıldı
Ve bikel halilu dea fe’adet naruhu
Berden ve gad hamedet bi nuri senake
Hz. İbrahim Halîlullâh aleyhisselâm ateşe
düşerken zatınla duâ etiğinden, ateş külleşip
serinliğe döndü.
Ve de’ake eyyubun lidurrin messehu
Fe uzile anhuddurru hine de’ake
Eyüb aleyhisselâm başına bela geldiğinde,
zâtına dua edince, çektiği sıkıntı giderildi
Ve bikel mesihu eta beşiran muhbira
Bisıfati husnike madihan li ulake
Efendim! Hz. İsâ aleyhisselâm zâtının güzel
sıfatlarını methederek yüceliğini müjdeleyici
olarak geldi.
Ve kezake musa lem yezel mütevessila
Bike fil gıyameti muhammem bihimake
Yine; Mûsâ aleyhisselâm zâtına kopmayacak
bağlılığını ve himayeni kıyamette kadar bırakmayacaktır.
Vel enbiyau ve kullu ma huligal vera
Verrusulü vel emlaku tehte livake
Efendim! Yaratılanların hepsi, nebiler, rasüller
ve melekler sancağın (hükmün) altındadırlar
Leke mucizatun e’cezet küllel vera
Ve fedailu cellet feleyse tehake
Yaratılmışları aciz bırakan mucizelerin ve faziletlerin
anlatılacak gibi değildir
Netegat te’amu be semihi leke mu’lina
Veddabbu gad lebbake hine ligake
Efendim! Yemek zehirliyim derken, kertenkele
“lebbeyk” sedasıyla huzura geldi.
Vezzi’bu caeke vel ğazaletu gad etet
Bike testeciru ve tehtemi bihimake
Huzuruna kurt ilticada bulunmak ceylan himayene
sığınmak için koşuşarak geldiler.
Ve keza elvuhuşu etet ileyke ve sellemet
Ve şekel be’iru ileyke hine raka
Yine huzuruna vahşi hayvanlar gelip selam
verdiler. Zât’ını görünce deve’de (sahibini) şikayet edebildi
Ve de’avte eşcaran etet ke mutiaten
Ve seat ileyke mucibeten linidake
Ağaçlar, davet ettiğinde isteyerek ve koşarak
çağrına icabet ettiler
Vel mau fada birahatike ve sebbehat
Cemmül hasa bilfadli fi mühake
Sular elinden çoşup taşarken, tuttuğun çakıl
taşları faziletinden tesbihe başladılar
Ve aleyke zaleltil ğamametü fil vera
Vel ciz’u hine ila kerimu ligake
Bu âlemde bulut yalnız Zâtını gölgelerken,
(dayandığın) hurma kütüğü kavuşmak arzusuyla
inlemişti.
Vekezake la eseru limeşyike fissera
Vessahru gad ğaset bihi gademake
Efendim! Yumuşak toprak (kum) izini göstermezken,
katı taşta ayakların batarak iz tutardı.
Ve şefeyte zel ‘ahe’ti min emrazihim
Ve mele’te küllel erdi min cedvake
Dertlilerin hastalıkları şifa bulur, yeryüzü
cömertliğine gark olurdu.
Ve radedte ayne gatadete be’del ama
Vebnel huseyni şefeytehu bişifake
Ebû Katâde’nin körleşen gözünü iade edip
İbni Husayn’ı şifanla (hususi tükrüğün) iyileştirdin
Vekeza hubeybu vebne afra badema
Cürriha şefeytehuma bilemis yedake
Efendim! Hubeyb ve İbnü Afra ölüm yaraları
ellerinin bir dokunuşuyla şifa buldu
Ve Aliyyun min ramedin bihi daveytehu
Fi hayberin ve şufi bitabibi lemake
Hayber’de Ali’nin göz ağrısına temiz tükrüğün
şifa vermişti.
Ve seelte rabbeke fi ibni cabirin be’adema
En mate ehyahu ve gad erdake
Efendim! İstediğinde Rabbin razı olman
için ölmüş İbni Cabirin oğullarını diriltti
Ve meseste şaten liümmi mabedin be’adema
Neşefet fedarret min şifa rukyake
Ümmü Mabedin süt veremez koyunu şifâlı
okumanla sütleri akar oldu
Ve de’avte rabbeke ame gahtin mu’lina
Feen helle gadrussuhbi hine duake
Kıtlık yılında Rabbine sesli duâ ederek (elini
açtığın) zaman göğ ağıp yağmur taneleri sağnak
şekilde bıraktı
Ve de’avtü küllel halgu fengadu ve ila
De’vake tav’an sami’ine nidake
Efendim! Mahlûkatı çağırdığın zaman “işittik
ve severek itaat ettik” diyerek boyun eğdiler.
Ve hafezate dinel küfri ya alemel hüda
Vera fe’te dineke festegame hünake
Ey alemi Hüda! küfrü yerle bir edip, dosdoğru
dinin İslâm’ı yücelere çıkardın.”.
E’dake adüvve fi galibi cemiuhum
Sar’a ve gad hurimurrada bicefake
Rızândan mahrum düşmanlarının hepsi ettikleri
eziyetleri ile Kalib Kuyusu’na sara tutmuş
ölüler gibi tıkıldılar.
Fi yevmi bedrin gad etet ke melaikün
Min indi rabbike gatelet e’dake
Bedir günü, Rabbin katından gelen melekler
düşmanlarını öldürdüler
Vel fethu caeke yevme fethike mekketen
Vennasru fil ehzabi gad vefake
İsteyince Mekke’yi fethettiğin gün, fetih
(mânâ ve madde âleminin) kapılarını açan Rabbin,
Ahzab (Hendek) savaşında ummadığın
yerden yardım etti
Hudun ve yunusu min behake tecemmela
Ve cemalu yusufe min ziyai senake
Hûd ve Yunus (aleyhismeselâm) zâtının kıymetiyle
iyiliğe ererken, Yusuf’ta güzelliğini nurunun
parıltısından aldı.
Gad fugte ya Taha cemial enbiya
Turran fesubhanellezi esrake
Ey Tâhâ! ‘Sübhanellezi Esrâ’ sırrına ererek,
bütün enbiyadan üstün oldun.
Vellahi ya yasin mislüke lem yekun
Fil alemine ve haggi men nebbake
Ey YâSîn yemin olsun ki! Zâtını nebi seçen
Allah hakkı için, âlemlerde bir benzerin yoktur.
An vasfikeş şuara u ya müddesir
Acezu vekellu min sıfatu ulake
Ey Müddesir! Şairler sıfatlarını ve yüceliğini
vasfetmekten aciz ve yorgundurlar.
İncilu isa gad etabike muhbiran
Ve bikel kitabu eta bi mehdi hilake
İsa’nın İncil’i geleceğini haber vermek, kitabımız
Kur’an güzelliğini (hilyeni) öğmek için geldi
Maza yegulul madihune vema asa
En yecme’a el küttabü min me’anake
Ey Efendim! Şanına layık manalar hakkında
medhediciler ne diyebilir, yazarlar toplanıp ne
yazabilirler.
Vellahi lev ennel bihara midaduhum
Veşşu’be eglamun cu’ilne lizake
Allah Teâlâ’ya yemin olsun ki, methetmede
denizler, mürekkepleri, ağaçlar da kalemleri
olsa,
Lem yegdirissekalani tecmeu nedraten
Ebeden vemestau lehu idrake
insanlar ve cinler toplansa, zât’ını kavramaya
idrakleri erişemeyeceği gibi nadir (vasıflarını)
toplamayada ebedî güçleri yetmeyecektir.
Li fike galbün muğramün ya seyidi
Ve haşe’şetun mehşuvvetun bihevake
Ey Efendim! Sana âşık kalbim, sana tutkun
ve arzunla kuşatılmış bir nefsim var.
Ve iza sekettu fefike sümti kulluh
Ve iza entagtu feemdahu ulyake
Suskunluğum hep Seninle dolu, konuştuğum
zamanda hep yüceliğini övmekteyim
ve iza semi’tu feanke gavlen tayyiben
ve iza nazartu fema ara illake
Her zaman Zâtından tatlı güzel sözler işttim.
Bakışlarımda ancak Seni görmek istemektedir.
Ya maliki kün şafi’i min fegati
İnni fegirun fil vera liğinake
Ey sahibim! İhtiyaç âleminde zenginliğine
muhtaç olan bu fakirine, darlık zamanımda
şefaatçim olmanı (niyaz ediyorum).
Ya ekrames sekaleyni ya kenzel vera
Cud li bicuddike ver dati birıdake
Ey insanlar ve cinlerin en keremlisi, ey yaratılmışların
bütün üstünlüklerini kendinde toplayan
Efendim! Bana cömertliğinden kerem ettiğin
gibi kendi rızanlada benden razı ol.
Ene tamiun bi cudi minke velem yekun
Li ebi hanifete fil enami sivvake (Burada kendi adınız okuyun)
Ben Senin cömertliğine tamah ediciyim, zira
Ebu Hanife’nin, kâinat içinde Senden başka
kimsesi yoktur.
Fe’asake teşfe’u fihi inde hisabihi
Felegad ğada mütemessiken bi’uraka
Her sabah ve her akşam, Senin getirdiğin
kopmaz ipe sarılarak hesap günü gününde şefaat
edeceğini ummaktayım.
Fele ente ekramu şafiin ve müşeffein
Vemenilteca bihimake nale ve faka
Şefaat edenlerin, şefaati kabul edilenlerin
en keremlisi, iltica edene rızanı ve himayeni
esirgemezsin!
Fecal giraye şefaaten li fi ğadin
Feasa ekun filhaşri tehte livake
Kıyamet gününde azığım olacak şefaatını ve
mahşerde ‘Hamd Sancağı’ nın altına beni de
almanı ummaktayım.
Salli aleykellahu ya alemel hüda
Ma hanne müştagun ila mesvaka
Allah Teâlâ’nın salât kıldığı Ey âlemi Hüdâ!
âşıklarının merkadine yüz sürmeye iştiyakı (özlemi)
bitmez.
Ve ala sehabetikel kirami cemiihim
Vettabiine ve kulli men valaka
Ve, Allah Teâlâ’nın salâtı seçkin arkadaşlarına,
onlara tabii olana ve dostluğuna yönelmişlerin
hepsine olsun
Açıklamalar
1 İrticalen ve aniden söylenen şiirler, kasidelere doğuş denir
2 Büyüklerin huzurunda durabilmenin birinci şartı küçüğün izinli olmasıdır. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi
ve sellem Allah Teâlâ’ya dua ederken “Mahlûkatın sahibi ve mevcudata benzemekten
münezzeh olan meleklerin ve ruhun rabbi olan Allah Teâlâ’yı tenzih ve tesbih ederim.
Ey Allah Teâlâ’m Senin rızanı şefaatçi kılarak öfkenden sana sığınıyorum. Affını şefaatçi yaparak
cezandan sana sığınıyorum. Senden de sana sığınıyorum. Sana layık olduğun senâyı yapamam. Sen
kendini sena ettiğin gibisin”
Hz. Ali kerremallâhü veçhe diyor ki: “Savaşlarda Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem kadar düşmana
yaklaşan bir kimse bulunmazdı. Birçok defalar savaş kızışıp başımız sıkıntıya gelince Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve selleme sığınırdık.” Hz. Enes radiyallâhü anh de: “Başımız dara düşünce
Allah’ın Rasûlü ile korunurduk.” diyor.
Yine Hz. Enes b. Mâlik (r.a) nakleder:
Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem insanların en güzeli idi, insanların en cömerdi idi, insanların
en cesuru idi. Bir gece Medine halkı duydukları bir sesten fena hâlde korkmuşlar ve sesin geldiği yöne
gitmişlerdi. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve selem ise ashabını korkutan bu sesi işitince eline kılıcını
alarak Ebu Talha’nın eğersiz atına binmiş ve Medine’yi dolaşıp hâdiseyi incelemiş, bu esnada Medineliler
geride kalmıştı. Nihayet Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Ebu Talha’nın atı üzerinde
ve kılıcı boynunda olarak geri döndü. Yolda Medine halkıyla karşılaştı. Onlara şöyle dedi: “Endişe
edecek bir şey yok, neden korkuyorsunuz?” (Müslim, Fedâil, 48; İbn Sa’d, I, 373.)
Uhud Savaşı’nda, İslâm ordusu birinci safhada Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin harp taktiklerine
uyarak üstünlük sağlamıştı fakat daha sonra kesin sonucu almadan ganimet toplamaya girişince
ve yerlerini terk etmemeleri gereken okçular da ganimet toplama işine koşunca düşman süvari birliği
arkadan kuşatmış, böylece Müslümanlar iki ateş altında kalmışlardı. Bu safhada Müslümanlar 70 şehid
verdikleri hâlde; Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve selem emir komutayı elinde bulundurdu ve büyük bir soğukkanlılıkla İslâm ordusunu çevresine topladı.
Başarılı bir savunma ile düşmanı durdurdu. Peşinden de inkârcıları Mekke istikametinde günlerce
takip etti. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem öyle bir kahramanlık ve cesaret ortaya koydu ki, müşrik
ordusu geri dönerek yeniden savaşmayı göze alamadı. Hevazin muharebesinde, İslâm ordusu Huneyn
geçidine geldiğinde düşman okçularının hücumuna uğramıştı. İslâm askerlerinin bu anî saldırıdan korunmak
üzere siper aradıkları bir sırada, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem sarsılmaz bir kaya gibi
metanet göstermiş, savaş alanından bir adım bile gerilememiştir. Katırını düşmana doğru sürerek
İslâm askerlerine “Nereye kaçıyorsunuz, ben Allah’ın Rasûlu’yum, Abdülmuttalib oğlu Abdullah
oğlu Muhammed’im” diyerek ordusunu toparlamış ve zafere ulaşmayı başarmıştır. Nitekim bir görgü
tanığı şöyle diyor:
“Şehadet ederim ki Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem bir adım bile gerilemedi. Savaş vahşî bir
yangın gibi yayıldığı zaman, hepimiz Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin çevresine sığındık.
O’nun yanında durmak en büyük cesaret sayılıyordu.”
3 Maneviyatatta ruhun aşkını ifade etmek akla uygun gelir. Ancak nefsin aşkını ibraz edecek fazla
kimse yoktur. Bu minvalde zuhur eden hallerin tehlikeleri vardır. Her kişi bu makamda karar kılamaz.
Bu halin en güzel ve eşsiz örneği Hz. Mevlana ve Şemsi Tebrizî kaddese’llâhü sırrahuma’l azizde zuhur
etmiştir.
4 “Sen ki” kelime olarak tercüme edilmesi gerekirken, Türkçede bu türlü ifade tam bir saygı
ifadesi barındırmadığından “Efendim” olarak aktarılmıştır.
5 Allah Teâlâ Hadîsi kutside buyurdu ki;
“ (Ya Muhammed!) Sen olmasaydın bu kâinatı yaratmazdım” Hadis kitaplarında aslı bulunmayan
bu veciz ifade hadis münekkitlerince de red edilmiştir. Aliyu’l Kâri. Aclûnî ve Şevkânî, Sağanî’nin mevzu
dediğini naklettikten sonra manasının sahih olduğunu kabul ederler. Bkz.Aliyu’l Kâri. 288; Aclûnî,
II/164: Şevkâni. Fevaidu’l Mecmua, 326
Hadîsi şerifte buyuruldu ki;
“Âdem aleyhisselâm yanıldığı zaman,
“Ya Rabb´î! Muhammed aleyhisselam hakkı için
beni affet dedi. Allah Teâlâ’da,
—Muhammed´i daha yaratmadım. Onu nasıl
tanıdın? Dedi.
—Ya Rabbi! Beni yaratıp ruhundan bana ihsan
edince, başımı kaldırdım.
Arşın eteklerinde, La ilahe illallah Muhammedür
Resûlüllâh yazılmış olduğunu gördüm.
Sen isminin yanına, en çok sevdiğinin ismini
yazarsın. Bunu düşünerek O´nu çok sevdiğini anladım”
dedi.
Allah Teâlâ’da buna karşılık
“Ey Âdem, doğru söyledin. Yarattıklarımın içinde,
en çok sevdiğim O´dur.
O´nun için, seni affettim.
Muhammed olmasaydı, seni yaratmazdım, dedi”
9 “Zâtınla” demek, bütün enbiya Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin nurunu ve nebevi mührünü
taşımalarıdır. Efendimiz ile nebevi mühür son bulurken, velayeti de kıyamete kadar devam etmektedir.
10 Burada “Zâtınla Allah Teâlâ’ya dua etti” demektir. Allah Teâlâ’nın Eyüb aleyhisselâma Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellemin cemaliyle zuhur etmesidir.
11 Burada Mûsâ aleyhisselâmın Tûr dağında Allah Teâlâ ile konuşmaya çıktığında tecelliyata dayanmak
için okuduğu tevessül dualardan haber verilmektedir. Yahudiler bu duaların bir kısmını evradlarında
okumaktadırlar. Yahudiler duaların manalarında Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem övüldüğünü
bilselerde inkâr etmektedirler.
“…De ki: “Öyleyse Mûsâ’nın, insanlara nur ve yol gösterici olarak getirdiği ki siz onu parça parça
kâğıtlar haline getirip gösteriyorsunuz, çoğunu da gizliyorsunuz ve ne sizin, ne de babalarınızın bilmediği
şeylerin size öğretildiği Kitabı kim indirdi?” “Alah” de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta
oynayadursunlar.” (En’am, 91)
Bu nedenle Hz. Mûsa aleyhisselâmın tahtında Yahudilerinde tevessül dualarını hiçbir zaman terk
etmeyeceklerini İmamı Âzam Ebû Hanîfe radiyallâhü anh haber vermektedir.
12 Bütün dinlerinde Allah Teâlâ rasüllere emretti ki; “Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem)
sizin zamanınızda rasül olarak gelirse, ona iman etmelerini ümmetlerinize de emrediniz”
Gelmiş olan bütün dinlerde O´nun müjdesi temel alınmıştır.
“Seçilmiş” adı ile şereflenmiştir. O´nun geleceği ümidi ile tevhidin sağlamca yerleşeceği, nebiler ve
ümmetleri de O´nun şefaati bekleyerek inanç yolunda emniyet bulmuşlardır. Eğer bu ümit olmasa
idi; hiçbir rasül vazifesini yapmakta güç bulamayacaktı. Çünkü kıyamet gününde şefaat konusunda
bütün insanlık O´nun yardımına başvurmuştur.(Muhammedî Dua)
13 Hacıların Allah Teâlâ’yı “lebbeyk Emrine hazırım” sedası ile telbiye ederler. Bu konuda söylenecek
bütün sözler mahlûkat tarafından Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem içinde söylenildiği haber
veriliyor.
14 Temim ed‐Dârî radiyallâhü anh anlatıyor:
“Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem ile birlikte oturuyorduk. O sırada bir deve koşarak geldi. Efendimize
yaklaştı. Başı ucunda durdu. Bunu gören Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem:
“Ey deve sakin ol. Doğru söyle, doğru söylersen senin yararınadır, yalan söylersen zararına olur.
Hem de Allah bize sığınanı güvende kıldı, artık sen güven altındasın. Bize sığınan mahrum kalmaz’
buyurdu.
“Biz, ‘Yâ Resulallah, bu deve ne diyor?’ dedik.“Sahipleri onu kesip etini yemek istemişler. O
da kaçmış, nebinize sığındı’ buyurdu. “Biz bunları konuşurken devenin sahipleri koşarak
geldiler. Deve onları görünce tekrar Efendimizin yanına sokuldu. Korunmasını istedi. Bunun üzerine
adamlar:
“Yâ Resulallah, bu bizim devemizdir. Üç gün önce kaçtı. Onu arıyorduk. Sonunda yanınızda
bulduk’ dediler.
“Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem: ‘Ama o sizden çok fena şikâyet ediyor’ deyince:
“Ne diyor, yâ Resulallah?’ diye sordular.
“O yanınızda güven içinde büyümüş, gelişmiş. Üzerinde yıllar boyu yaz aylarında otlu ağaçlı ülkelere,
kış aylarında sıcak memleketlere yük taşımışsınız. Büyüdükten sonra ondan yavru almak istemişsiniz.
Allah ondan size bir sürü deve nasip etmiş. Bolluk senesi gelince onu kesip etini yemek
istediniz değil mi?‘ “Doğru yâ Resulallah. Vallahi böyle oldu’ dediler.
“Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem:
“Sahiplerine bu şekilde güzelce hizmet verenin mükâfatı bu mudur?’ deyince;
“Yâ Resulallah, onu gerçekten kesmeyeceğiz’ dediler.
“Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem, ‘Yalan söylediniz. O size sığındı, yardım istedi, kabul etmediniz.
Ben ise sizden daha merhametliyim. Allah münafıkların kalbinden merhameti çıkarmış,
mü’minlerin kalbine koymuştur’ buyurdu ve deveyi onlardan yüz dirheme satın aldı, sonra da deveye
döndü:
“Ey deve, haydi git, Allah rızası için serbestsin, sana kimse dokunamaz’ buyurdu.
“Deve, Peygamberimizin başının üzerine eğildi ve dua eder gibi yaptı. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve
sellem de; “Âmîn’ dedi.
“Deve tekrar dua etti. Efendimiz yine:
“Âmîn’ dedi.
“Sonra tekrar dua etti. Efendimiz yine:
“Âmîn’ dedi.
“Dördüncü kez dua edince Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem ağladı.
__________________
öLürüm yoLuna öLürümde yine boyun eğmem, yakarım dünyayı uğruna ama sana eğiLmem.. öyLe sInIrsIz öyLe Derin öyLe Çok Severim ki KORKARSIN!! Kuruyup çöLe dönsemde Pare Pare oLsamda YENiLMEM!!..
|