Yusuf'u kuyuya atan benim!
Üç kuruşa pazarlarda satan ben!
Nefsine oyuncak ve hüsranda ısrarcı olan da yine benim!
Yusuf'un gömleği arkadan yırtılmıştır ya, mâsumiyetine delildir. Benim gömleklerim hep önden yırtık, delilsiz ve ispatsızım. Mâsum rolünde, mâhir bir aktörüm sahnelerde.
Rüyâlarım hep boz bulanık ve bulaşık. Karabasanlarla elim kolum bağlı dilsizim ve tâbirsiz.
Kaç vebalin yüküyle ağır, kaç ebrehe hadsizliğiyle mağrur, kaç dünün katli ile kaçağım.
Ellerimde eski günlerin kanları ve yük ağır, çok ağır...
Kimi zaman kuyuda Yusuf benim, kimi zaman iffetin gömleğini çekiştiren ben... İnsan oluşun tezgahında gidip geliyorum işte hiç durmadan, özetim bu!
Yine de, yolunda yorulmaktan, ne kadar düşsem de kalkmaktan, Yusuf oluşlarımı çoğaltmaktan başka çarem yok!
Başka çaremiz yok!
.
|