Havas İlminin Ruhani Hastalar Üzerindeki Önemi ve Sırları
gençlik yıllarında yazdığım ve paylaşdığım bir konuyu paylaşıyorum değerli arkadaşlar
Havas ilmi bilindiği gibi ruhaniyatla meşveret halinde olma özelliğini taşımaktadır. Maddeden sıyrılıp, manada hayat bulmaktır.

Özellikle ruhani hastalıkların tedavisinde Rabbul Alemin'in en büyük ihsanlarından biridir. Günümüzde, sünneti seniyye ve Kuran dairesinden uzaklaşmamızın ve farazi terk ettiğimizin bir neticesi olarak ruhani hastalıklar oldukça artmış durumda.

Maalesef, bu hastalığın ne olduğunu ve ne derece sıkıntılar verdiğini birebir yaşamak suretiyle çok iyi bilmekteyim. Dünyevi iaşe meşgalelerim haricinde de kalan zamanımı mümkün olduğu kadarıyla bu konulardaki çalışmalarıma ayırmaktayım.Bundaki maksadım, bu hastalığın ve tedavi yöntemlerinin en ince ayrıntı ve sırlarını , bire bir kendimde tecrübe ederek öğrenmek ve çözmektir. Bu uygulamalarım genellikle rukye tedavisinden çok, davet ve ruhaniyet yardımı ile olan uygulamalar olmaktadır. Bu hastalıklar merhale merhale hüküm sürmektedir. Bilindiği üzere cinli taifelerin insan bedeni ve ruhu üzerinde çok tesirli etkileri bulunmaktadır. Bunu herkes bire bir anlayamaz, ama boyutu açılıpta, bunlarla iletişim kurabilenler veya hissedebilenler, bire bir bunların , insan bedenindeki etkilerini hissedebilir ve anlayabilirler. İnsanoğlu bunların boyutuna girdikçe artık tüm işlemlerini fiiliyat olarak hissedebilirler, öyle ki, bir musallatın bedenimde gezdiğini , yapıştığını, ısırdığını veya bıçak hançer gibi benzeri şeyler saplarcasına acı verdiklerini, derim altında böcek gibi yürüdüklerini bire bir hissedebilmekteyim.Her insanın bir zayıf noktası vardır ve sürekli oraya baskı yapar ve saldırırlar.

Bu zayıf nokta bedendeki uzuvlar olabileceği gibi, insanın karakteristik zayıflıkları da olabilir.Örneğin, çok sinirli ise sürekli sinir yapar, şehvete düşkünse, sürekli şehvet hissi verirler, öyle ki, kendi aile efradına bile hislerini uyandırırlar, Kızları ile yatan babaları, kız kardeşlerine tecavüz eden erkek kardeşleri iyi teşhis etmek lazım. Sapıklık deyip geçiyoruz. Hasta olduklarını hiç ihtimale getiren yok.
Birde insan enaniyet sahibi ise sürekli enaniyet damarından yüklenirler. O yüzden bu zayıf damarları tamir etmek ve oradaki musallatları alıp , mücadeleyi elden bırakmamak gerektir. İnsanın ruhuna ve hislerine bire bir hüküm ettikleri için her türlü arzu ve hissi verirler ve onu yapmaları için inanılmaz derecede o hislerini tetiklerler.

Bunların bu hilelerini öğrenmem ve bu derece hislerimin aktif olması uzun yıllar boyunca bunlarla olan mücadelelerim sonucu ve onların sürekli bana saldırmalarından ve hastaların musallatını bire bir üzerime çekerek hasta üzerindeki etkilerini yaşayarak öğrenmemden kaynaklandı. Tabi eğer üzerimdekileri atamasa idim, sonucunu düşünmek bile istemezdim. Kendimi bir nevi kobay olarak kullandım.

Hani bir tabir vardır, vatandaş damdan düşmüş, hemen ahali toplanıp, doktor çağırın demiş. Damdan düşen vatandaşta, bırakın doktoru, bana damdan düşen birini getirin, benim derdimden ancak o anlar demiş. İşte bu nedenle çalışmalarımda, tüm ruhani taifeleri üzerime çekerek, ve bu konuda koruyucu ve koruma kullanmayarak, onların verdikleri sıkıntıları bire bir yaşayarak, buna göre hasta tedavilerinde uygulamalar yapmaya çalışdım.

Gerçi bu çok tehlikeli bir durum ve kimseye tavsiye etmem, çünkü defalarca felç olma tehlikesi geçirdim, son ana kadar gerekli müdahaleleri yapamadığım oldu. İntehar eden, boğulan, felç olan v.s.. gibi vakalara maruz kalan kişilerin o an neler yaşadıklarını ve ne gibi acılar çektiklerini çok iyi bilmekteyim ve ona göre nasıl müdahale etmek gerektiğini araştırarak bulmaktayım. Çünki havas kitaplarında ki onca uygulamaları yaptıkları halde netice alınamaması beni çok tereddütlerde bıraktı.Acaba eksiklik kitaplarda yazanlarda mı, yoksa bunu uygulayanlarda mı sorusuna bir türlü cevap bulamadım. Bende bu işi bizzat fiili ve uygulamalı olarak çözme yöntemini araştırmaya karar verdim.

Öyle ki hastanın iyileşip rahatladığı sormama gerek kalmıyor. O an onun boyutuna girip, üzerinde olan musallatları üzerime çekiyorum, ta ki ben ne zaman o musallatı alıp rahatlarsam, o zaman anlıyorum ki, hastada rahatladı.Hatta öyle ilginç duruma geliyor ki, hastanın rahatsızlandığını , o beni aramadan da hissediyorum ve müdahale ediyorum. Sonra hastayı arayıp, sıkıntın varmıydı diyorum. O da evet vardı ama nasıl olsa sen hissedersin diye aramadım ve sende biraz önce aldın, diyor. Bu derece güven ve rahatlık içinde geziyorlar. Bu konuda senelerdir çok çalışmalar ve denemeler yaptım. Cinler aleminde ki esrarengiz olayları bu şekilde keşfedip öğrenme fırsatları buldum.

En önemli tecrübeler ise, cinler taifelerinin büyücü kesimin insanlar üzerindeki yaptırımlarını ve bunların nasıl netice verdiklerini ve nasıl çözümlendiğini öğrenme fırsatı buldum Tabi ki bu kolay olmadı, çok kez ölüm tehlikesi atlattım, ama her zaman Rabbul alemin yardımıma koştu. Şu anda bile rahat huzurlu bir günüm geçmez, sürekli intikam saldırıları veya yeni bakıma aldığım hastaların musallatlarının saldırıları ile uğraşırım.Bazen kendi kendime, nereden bulaştım bu işe dediğim de oluyor.

Ama bu kapıdan girince , tekrar sağlam bir şekilde çıkmak yok. Mecburen ölene kadar bu mücadele devam edecek. En büyük şansım , tek başıma mücadele etmemem gerektiğini öğrendim.Çok sıkıntılı durumlarda bu işlerde ruhani alemle çalışmalar yaptığımız da oluyor. Bunu her kese tavsiye ederim. Çünkü bu alemle savaşanlara, çok ağır büyü ve tılsımlar yapıp, tüm istibdatlarını kapatabilirler. Bu durumda dışarıdan yardım almadan kurtulamayabilirsiniz.

Cinlerin en büyük hilelerinden biri de, uzaktan müdahale etmeleridir. Kişi sanki bu cin bedenindeymiş gibi acı ve sıkıntı çeker, ama aslında o kendini emniyete almıştır ve uzaktan işlem görmektedir. Günümüz büyücüleri gibi , hastalara büyüler yaparlar, mesela bebek sureti yaparak, ona iğneler batırırlar ve bu sıra o hasta bedeninde müthiş acılar hisseder, dayanılmaz acılar, En tehlikelisi de, ölmesini istedikleri kişinin kendi alemlerinde mezarını kazarlar ve o kişinin ruhunu ve bedenini adeta bu mezara gömerler, kişi sanki kabirdeymiş gibi sıkıntılar çeker, boğulur , intehar etmek ister, nefes alamaz adeta.Mezar taşı üzerinde o kişinin ismi ve yaptıkları ölüm büyüsünün tılsımları mevcut olur.

Bu mezarı yapmakla da kalmazlar, içersine de yapmış oldukları büyü ve muskaları da ayak ve baş üzerine gömerler ve sürekli mezar başında da okuma yapacak görevliler bırakırlar.Size bunlar hikaye gibi geliyor, ama bunları gören hastalar, bu işlemlerimizi aynen temas ediyorlar. Aslında bu gizli sırlarını sizlere anlattığımız içinde bizlere çok kızıyorlar ve sıkıntı veriyorlar. Ama tedavide bu sırlar çözülmezse, netice almak çok zor.

Bu işi yapan değerli hocalarımız hasta tedavisinde bunlara dikkat ettikleri anda çok güzel netice alacaklardır. Bizler de , az da olsa vesile olmuşsak, amel defterimize bir iki damla sevap düşer inşallah. Bu büyücüler,hastalara öyle tılsımlar yaparlar ki , kişi tamamen onun hükmü altına girerler, hipnoz sistemi ile her şeyi yaptırırlar, kendini boğ derler, hasta kendini boğar, dışarı çık derler dışarı çıkar, pencereden atla derler atlar v.s.. yani robot misali kişinin tüm iradesini ele alırlar.
Bu tür hastalar isteseler de, Kur an okumaları ve ibadetler yapamazlar, Bunun için kalplerine ve bedenlerine öyle yerleşirler ki, kişi okudukça, daha kötü olur. Burada sanılır ki , hasta okusa rahatlayacak, ama bilinmesi gerek ki, o kalpteki ve beden de ki musallat alınmadan kesinlikle sıkıntı daha da artar.

Okuma yapmak kurtuluş değil, daha da kötü olmasına sebep olur. Bu şekilde hasta tedavisinde boyut çok önemli, hasta üzerinde ki cini taifelerin bu hasta hakkında ki tüm tılsımat ve büyüleri bulup iptal etmek ve hakiki musallatı tespit edip, imha etmek lazımdır.Bu bazen çok zor olmaktadır. Üzerindekilerin alınması sadece geçici rahatlama sağlar, ama yenileri yine gelir, hem de şiddetlerini daha da artırarak. Bunlar bulunup imha edilmeden kesinlikle netice almak zordur, Aslında boyutu yetersiz olan kişiler bu musallatların varlığını bilirler, ama hakiki boyutuna ve suretine ulaşamazlar, hastanın üzerindekini hakiki musallat sanırlar, ama o aslında sadece sureti ve kopyasıdır, klonlama misali, kendinden bir çok suret yapar ve gönderir.Bu imkansız derseniz, bunlar ilimde bizden çok ilerdedirler.

Çünkü bizden 10-15 kat daha fazla sürede yaşarlar.İnsanlar klonlamayı bulduktan sonra, onlar çok uzun zaman önce buldu demektir. Hakiki boyutlarına giremeyenler bunları bulamazlar ve de alamazlar, bulmakta bir çözüm değil, o kral veya padişah ayarındaki hakiki kabile başının kendine ait bir çok büyücü ve koruması vardır, o büyücü ve tılsımlarını imha etmeden, suçluyu imha edemezler. Bu büyücülerin en büyük silahı, kendilerini hissede bilen kişilerin hislerini kapamak. Mesela, ense kökünden girerek veya beynine yapışarak veya kalbine yerleşerek, tüm frekanslarını keserler, zaten hissedemediği zaman müdahale de edemezler, bırakın büyükleri , en ufaklarını bile alamazlar. Bu durumda kendi gibi boyutu açık kişilerden yardım alıp , o hislerinde ki musallatlar dan ve büyüden kurtulması lazımdır.

Havas uygulamalarının en önemli bölümlerinden biriside, ruhaniyat la, büyüleri iptal etmektir. Rukye yolu ile haftalarca süren iptal olayı, bu kısımla yetkili hadimler veya ervahı tayyibeyle, çok kısa zamanda yapılmaktadır. Büyü ve muska bulunması ve iptali için görevli taifeler ve görevliler vardır. Çok harika işlem görürler, kimsenin bozulmaz dediği büyüleri bile çok kısa zamanda mağnevi boyutta imha ederler, hem de suçluları ile beraber. Zaten muskanın iptali bir şey ifade etmez, o sadece fermandır. Önemli olan o fermanın harekete geçirdiği suçlu ve görevlilerini imha etmektir. Neyse fazla detaya girip de kafanızı karıştırmak istemem. Sadece şunu bilmek lazım, hakiki tedavi, hakiki suçlunun ve de bunun ekibinin imhası ile veya bu taifelerle anlaşmakla mümkündür. Selametle vesselam.