10.11.17, 10:00
|
Daimi Üye
|
|
Üyelik tarihi: 28.04.15
Bulunduğu yer: Nefes Aldığım Yerde
Mesajlar: 14,888
Etiketlendiği Mesaj: 900 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Kafirun Suresi- Nasr Suresi-Tebbet Suresi Sesli Dinle ve Oku
KÂFİRÛN SÛRESİ
(سورة الكافرون)
Kur’ân-ı Kerîm’in yüz dokuzuncu sûresi.
Mekke döneminde Mâûn sûresinden sonra nâzil olmuştur. Altı âyet olup fâsılası د، م، ن harfleridir. İlk âyeti kâfirlere hitapla başladığı için bu adı almıştır. Sûreye Mukaşkışe ismi de verilir. Bu kelime, “bazı bulaşıcı hastalıkları tedavi etme” anlamındaki “kaşkaşe” kökünden türemiş olup burada “şirk ve nifaktan uzaklaştıran” anlamındadır. Kâfirûn sûresine ayrıca Münâbeze, Berâet, İbâdet, Din ve İhlâs adları da verilmiştir. Öte yandan İhlâs ve Kâfirûn sûreleri İhlâseyn (iki İhlâs) şeklinde de anılmaktadır.
Kâfirûn sûresinin nüzûl sebebi hakkındaki rivayetlere göre Kureyş’in önde gelenlerinden bir grup Hz. Peygamber’e gelerek şöyle söylemişlerdir: “Ey Muhammed! Bir yıl biz senin ilâhına tapalım, bir yıl da sen bizim ilâhımıza tap; böylece anlaşmış oluruz. Eğer senin bildirdiklerin bizim inandığımızdan daha doğru ise ondan biz de istifade etmiş oluruz; bizim taptığımız senin taptığından hayırlı ise bu takdirde sen ondan faydalanmış olursun”. Fakat Resûlullah, “Kendisine şirk koşmaktan Allah’a sığınırım” diyerek bu teklifi reddetmiş, bunun üzerine sûre nâzil olmuştur (Vâhidî, s. 343-344).
NASR SÛRESİ
(سورة النصر)
Kur’ân-ı Kerîm’in yüz onuncu sûresi.
Medine döneminde nâzil olmuştur. Bütün olarak indirilen son sûredir. Nüzûl zamanı Hakkında ileri sürülen farklı görüşler içinde sûrenin Vedâ haccı sırasında (Zilhicce 10 / Mart 632) nâzil olduğunu belirten rivayet ağırlık kazanmakla birlikte İslâmiyet’in hızla yayılmaya başladığı 7 veya 8 (628 veya 629) yılında indiğini kabul edenler de vardır (Âlûsî, XXX, 676; M. Tâhir İbn Âşûr, XXX, 514-515). Üç âyet olup fâsılası “ا، ح” harfleridir. Adını ilk âyetinde geçen nasr (yardım) kelimesinden alır. “İzâ câe nasrullah” ve Hz. Peygamber’in vefatına işaret ettiği için Tevdî (vedâ) sûresi olarak da isimlendirilir.
TEBBET SÛRESİ
(سورة تبّت)
Kur’ân-ı Kerîm’in yüz on birinci sûresi.
Mekke döneminde Fâtiha’dan sonra nâzil olmuştur. Beş âyet olup fâsılası “ب، د” harfleridir. Adını ilk kelimesi tebbetten (elleri kurusun) alır. Hadis kaynakları ile ilk dönem tefsirlerinde sûre Mesed, Ebû Leheb ve Leheb adlarıyla da anılır. Sûrenin nüzûlüyle ilgili olarak kaynaklarda çok sayıda rivayet yer almaktadır. Bunların en meşhuru şöyledir: Kur’an’da, “En yakın akrabanı uyar” meâlindeki âyetin (eş-Şuarâ 26/214) inmesi üzerine Resûlullah bir sabah vakti Safâ tepesine çıkıp Kureyş mensuplarına seslenmiş, Kureyş mensupları etrafında toplanınca, “Size şu dağın arkasından bir düşman süvari birliğinin gelmekte olduğunu söylesem bana inanır mısınız?” diye sormuş, onlar da, “Daha önce senin herhangi bir yalanını duymadık” demiştir. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem kendisinin şiddetli bir azap öncesinde gönderilmiş uyarıcı bir elçi olduğunu bildirmiştir. Dinleyiciler arasında bulunan amcası Ebû Leheb onu azarlamış ve, “Kahrolası! Bizi bunun için mi buraya çağırdın?” diyerek uzaklaşmıştır. Bu olayın ardından, Ebû Leheb’in kullandığı “tebb” kavramıyla başlayan bu sûre nâzil olmuştur (Müsned, I, 281, 307; Buhârî, “Tefsîr”, 111; Tirmizî, “Tefsîr”, 111).
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan,
Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren..
|