Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Benim çocuğun niye böyle günahkar niye başarısız diye soranlar
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 27.10.17, 00:17
selo3 selo3 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Acemi
 
Üyelik tarihi: 27.05.17
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 6
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Benim çocuğun niye böyle günahkar niye başarısız diye soranlar

Bunu anlamayan kaldı mı? (okumak zihni açıyor. Bir de okurken düşünüp muhakeme yapılınca iyi oluyor)
benim çocuğum niye böyle günahkâr ve/ya başarısız diye soranlar ...!!! (anlayanlar için idrak)
haram'a dikkat etmek veya haram yemek. (el, ayak, göz, kulak, ağız) ruhsatlar


ELMA SUYU
İmam-ı Âzam'ın babası Sabiti, bir irmakta abdest alıyordu. Abdestinin sonunda, suyun getirmekte olduğu bir elma gördü, Uzanıp elmayı yakaladı, bir kere dişledi. Fakat birden ayıldı, dişlerini çekti, hiç koparmadı elmadan.
Kendi kendine:
Ben ne yapıyorum? dèdi. Bu elmanın kime ait olduğunu biliyor muyum? Hayır. Yemek için helâllığıni aldim mı? Hayır. Şu halde ben harama el uzattım. Hattâ dişlediğim elmanın suyu gırtlağıma gitti, yuttum onu. Eyvah, haram girdi boğazıma.
Bu bir iki damla elma suyunu helâl ettirmek için elmanın sahibini aramaya çıktı. Elmayı getiren suyun başına doğru yürüdü. Bir yere geldi ki, orada büyük bir bahçe ve bahçede, dalları suya sarkmış olan bir elma ağacı gördü. Ağacın üstü, pitırak gibi elmayla doluydu. Sabiti, dişlediği elmanın bu ağaçtan düşmüş olabileceğini hesaplıyarak bahçenin sahibini buldu. Durumu anlatarak:
Dişlediğim elmadan boğazıma bir iki damla gitti, dedi. O senin hakkın ve senin malındır. Allah rizası için onları bana helâl et.
Elma sahibi, akıllı bir kişiydi. Karşısındakinin bu inceliğine için için gülüp memnun oldu. Fakat işin sonunu merak ediyordu. Bu yüzden:
Hayır, diye karşıladı, hakkımı helâl etmem.

Sabiti ,yalvardı yakardı:
Ne istersen yaparım, dedi. Tek helâl et.
Bahçe sahibi:
- Peki, dedi, bana üç yıl hizmette bulun. Helâllaşmayı o zaman düşünürüz.
Sabiti razı oldu ve tam üç yıl hizmetinde bulundu o adamın. En son günün akşamı:
İşte, diye yalvardı. Üç yıl hizmet ettim sana, haydi hakkını helâl et.
Bahçe sahibi:
Hayır, diye cevap verdi. Helâl etmem. Helâl edebilmem için bir kızım var, onunla evlenmem gerek. Fakat kızımın eli tutmaz, ayağı tutmaz, gözleri görmez, kulağı işitmez. Ona göre var düşün.
Sabiti, fazla düşünmedi:
Kabul, dedi, evlenirim. Tek sen helâl et.
Hazırlık yapıldı. Düğün günü gelip çattı.
defa olarak gelinle karşı karşıya geldi. Fakat şaştı. Çünkü gelin, dünyalar güzeli. Hemen kayınbabasına koştu:
Sabiti
ilk Bunda bir yanlışlık var, dedi. Sen bana çok kötülemiştin.
Kayınbaba, damadını biraz daha takdir ederek:
Hayır, dedi, ben kızımı kötülememiş, doğru doğru tanıtmıştım. Ne demiştim ben sana? «Ayağı tutmaz.» Evet, o, dini olmıyan hiçbir yere gitmez. «Eli tutmaz.» dedim. Evet, onun eli, kendisine ait olmıyan birşeyi tutmamıştır. tutmaz da. «Sağırdır.» dedim. Evet, başkalarına ait şeyleri merak edip öğrenmeyi dilemez. «Gözleri görmez.» dedim.
Evet, nâmahreme katiyen bakmaz.
Damat geri döndü. Karı koca mesut yaşadılar. Sonra bir oğulları oldu. Nur parçası. Oğul, hemen konuştu, hemen yürüdü. Daha üç günlükken Kuran-ı Kerim'i hatmetti.
Bunun üzerine annesi oğluna baktı da şöyle dedi:
- Benim zavallı oğlum, o daha bir günlükken Kuran-ı Kerim'i hatmedecekti. Fakat babasının haram olarak o elmayı dişlemesi yok mu, işte o haram elma suyu geçe bıraktırdı oğlumu.
Bu çocuk İmam-ı Âzam'dı.

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147