Dinde kocanın hakkı
DİNDE KOCANIN HAKKI
"Muhyiddîn İskilibî", âlim ve velî bir zât.
"Koca hakkı" bâbında, şöyle verdi îzâhât:
(Bir hanım var idi ki, zamân-ı seâdette,
Bey'ine, gâyet iyi bulunurdu hizmette.
Akşam eve gelince, alırdı paltosunu.
"Neşe" ve "Güleryüz"le karşılardı hep onu.
Beyi de neşeliyse, Rabbine şükrederdi.
Şâyet üzüntülüyse, o zaman şöyle derdi:
(Üzüntünün sebebi "Âhiret"se, ne âlâ.
Senin bu üzüntünü çoğaltsın Hak teâlâ.
Yok, "Dünyâ için ise, gidersin cenâb-ı Hak.
Ve lâkin dünyâ için, üzülüp etme merak.
Dert, "Âhiret derdi"dir, üzülme başka şeye.
Hele bu "Dünyâ" için, hiç değmez üzülmeye.)
Bir hanımın, bey'ine davranışı bâbında,
Âlimler buyurdu ki, bir çok kitaplarında:
(Hanımın üzerinde, beyin çok hakkı vardır.
Bu bâbta, Resûlullah şöyle buyurmaktadır:
(Beyinin hukûkunu gözetmezse bir kadın,
Gözetmemiş sayılır hakkını da Allah'ın.)
Beyine "Asık yüzlü, somurtkan" dursa şâyet,
Allah'ın gazabına dûçâr olur nihâyet.
Bir kadın, çok hizmetler etse dahî beyine,
Yaptığı bu hizmeti, "Az görmeli" o yine.
Beyinin rızâsını alırsa hanım şâyet,
Cennete girmesi de, kolaydır onun gâyet.
Zîrâ bir hadîsinde buyurdu ki o Server:
(İnsana secde etmek câiz olsaydı eğer,
Emrederdim, "Beyine secde etsin hanımlar!"
Zîrâ kadın üstünde, beylerin çok hakkı var.)
Kadın, almak isterse Allah'ın rızâsını,
Almalıdır beyinin rızâ ve duâsını.
Fâtıma vâlidemiz, bir gün Resûlullah'a,
Ziyârete geldi ve başladı ağlamaya.
Peygamber Efendimiz, üzüntü duydu bundan.
Buyurdu ki: (Ey kızım, nedir seni ağlatan?)
Dedi ki: (Babacığım, efendim Alî'yle biz,
Bir husus üzerinde konuşurken ikimiz,
Kırıldı bu gün bana, bir kelimem yüzünden.
Lâkin özür diledim hemence kendisinden.)
Buyurdu ki: (Ey kızım, bir hanımın kocası,
Eğer ondan râzıysa, Allah da olur râzı.
Bilir misin, kadına, en üstün amel nedir?
Kocasının emrine itâat eylemektir.
Müjde o hanıma ki, râzıdır beyi ondan.
Ve üstündür bu hâli, "bin yıllık tâatı"ndan.
Bir kadın, gözetirse kocasının hakkını,
Ölmez o, görmedikçe Cennette makâmını.
Kadının, beyi ile oturması bir zaman,
İyidir o kadının, Kâbeyi tavâfından.)
|