Gavs-ı Sani Hazretlerine Misafir Olmak
Bir Allah dostuna misafir olma, onun manevi terbiyesine girmenin önemini anlatan bir menakıb..
Bir köyde oldukça şerli bir adam hanımıyla birlikte yaşarmış. Bütün köy halkı bu adamın şerrinden yaka silkip şikayet ederlermiş.
Her türlü melaneti işleyen bu adamın hanımı da kendisinden şikayetçiymiş ve kocasına;
-”Bey, böyle giderse sen öldüğünde cenazeni kaldıracak kimseyi bulamayacaksın” diye kocasının halini kendisine göstermeye çalışırmış. Ancak adam bildiğinden şaşmaz ve şer işlemeye devam edermiş.
Gün gelir emri hak vaki olur ecel bu adama da gelir. Hanımı biçare vaziyette kocasının cesedine bakarak ne yapacağını düşünürken cami imamından yardım istemek gelmiş aklına. Hemen camiye koşup imam efendiye olup biteni anlatıp kocasının cenazesini kaldırmak için kendisinden yardım istemiş. İmam hemen tepki göstererek;
-”Olmaz kardeşim, ben bu adamın cenazesini yıkayıp namazını kıldırmaya kalksam köy halkı beni topa koyar” diyerek kadının isteğini geri çevirmiş.
Kadın biçare vaziyette her kimden yardım istediyse red cevabı almış. Hal böyle olunca iş başa düşmüş ve kocasının cesedini bir çuvala koyup mezarlığın yolunu tutmuş. Tam mezarlığın önüne geldiğinde bakmış ki köylü mezarlığın kapısını tutmuşlar yol vermiyorlar. Kadın sebebini sorunca;
-”Biz bu adamın dirisinden çok çektik. Ölüsünden de burada yatan bizim ölülerimizin sıkıntı çekmelerini istemiyoruz. Bu yüzden git kocanı köy dışında bir yere göm” diyerek mezarlığa sokmazlar.
Kadın iki gözü iki çeşme ağlayarak sırtında kocasının cesedini koyduğu çuvalla dağın yolunu tutar. Maksadı dağın eteğinde bir çukur kazıp kocasını oraya gömecektir. Yolda giderken bir çobana rastlar,çoban da kendisine doğru gelen kadını görünce “bana misafir geliyor” diye sevinir ve kadının yardımına koşar. Hemen kadının sırtından çuvalı indirip kendi çıkınında bulunan nevalesinden kadına ikram eder. Sonra da kadının hikayesini dinleyip;
-”Üzülme kardeşim ben sana yardım ederim, şimdi onu gömerim. Sen hele otur istirahat et gerisini bana bırak” diyerek bir çukur kazar ve kadının kocasını oraya gömüverir.
Kadın çobana binbir hayır duası ederek evine döner…
O gece köyün imamı yattığında bir rüya görür. Rüyasında bütün peygamberler Hz.Muhammed SAV efendimizin peşinden gelerek o gün ölen o şerli adamın cenaze namazını kılarlar ve dua ederler. İmam dehşet içinde uykudan uyanır ve bakar ki rüya görmüş ve pek ehemmiyet vermez. Tekrar yatar ve tekrar aynı rüyayı görür. Bütün peygamberler cenaze namazındadırlar. Tekrar uyanır ve tekrar uyur yine aynı rüyalar.. Sabaha kadar bu böyle sürüp gider.
Sabah kalktığında oldukça şaşkın vaziyettedir ve gördüğü rüyalara bir mana veremez. Ölen adam bir eşkiyadır ve herkese zararı dokunan günahkar bir kişidir. Oysa gece defalarca gördüğü rüya rahmani bir rüyadır ve adamı tasdik etmektedir. İmam kendi kendine şöyle düşünür;
-”Bu rüyalar rahmani olduğuna göre biz bir yeri atladık ve hata yaptık.” diyerek köyün meydanına gider. Meydanda diğer köylülerle bir araya gelir ve her köylü buna benzer rüyalar görmüşlerdir. Hepsi şaşkındırlar. Aralarında istişare ederek nerede hata yaptıklarını bulmak üzere adamın evine giderek karısını sorguya çekerler.
-”Hanım, bizim bildiğimiz kadarıyla senin kocan şaki, günahkar bir adamdı.Hepimize el aman dedirtmişti. Ancak dün gece hepimiz böyle bir rüya gördük. Sen ne yaptında bütün peygamberler senin kocanın cenaze namazına geldiler? ” diyerek kadına sorarlar. Kadın cevaben;
-”Vallahi ben birşey yapmadım, yolda bir çobana rastladım daha sonra o çoban kocamı gömdü, olan biten budur” der.
İmam bakar ki olup bitenle çoban ilgilidir. Hemen dağa doğru yola çıkarlar ve çobanı bulup olan biteni ona da anlatırlar. Daha sonra da ;
-”Ey Allah’ın kulu, sen ne yaptın da bu adam böyle oldu?” derler. Çoban başlar anlatmaya;
-”Ben bu arazide bir garibim, tarlada bağda çalışanlar buradan gelip geçerler ben de onları görünce “İşte Allah bana misafir gönderdi” diyerek onlara koyunlardan sağdığım sütü ikram ederim. Buradan her kim geçse onları Allah’ın misafiri kabul ederek ikramda bulunmaya çalışırım.” diyerek hikayenin devamını anlatır.
-”O gün kadıncağız kocasını getirdiği sırada ben yine “Allah dan misafir geldi” diyerek ağırladım ve kadının kocasını kazdığım çukura gömdüm. Toprağı örtüp defin işlemini bitirdikten sonra Allah’a şöyle duaettim; “Ya Rabbi bugüne kadar hep sen bana misafir gönderdin ben ağırladım. Bugün de ben sana bir misafir gönderiyorum. Sen de onu şanına yakışır şekilde ağırla” diye dua ederek cenaze işini bitirdim” diyerek işin aslını ortaya çıkartır…
Değerli ziyaretçilerimiz, olayda görüldüğü üzere duanın bereketi ve dua eden gölün safiyeti üzerine alemlerin Rabbi olan Allah C.C şaki büyük günahkar bir insanı dahi affederek tüm peygamberlerini onu karşılamaya göndermiştir.
Eğer olaydaki misal bir çobanı arayıp bulmaya kalkarsanız çok uğraşırısınız. Bugün Ümmet-i Muhammed’in çobanlığını Allah dostları yapmaktadırlar.
Her kim ki Gavs-ı Sani Hz.lerinin ziyaretine gitse o kişi Allah’ın gönderdiği bir misafir olarak huzura varıp o niyete göre muamele görerek ağırlanıp izzeti ikramda bulunulur ve o veli zât Allah’tan o gelen misafirin affedilmesi için dua ve niyazda bulunur. İşte tek başına tövbe etmekten daha bereket ve feyzli olarak bir evliyanın duası ve şahitliğinde Allah'a tövbe edilir. Aynı şekilde o büyük Allah dostu Rabbul Aleminin kendisine misafir olarak yolladığı kulunu vakti saati geldiğinde “Ya Rabbi, biz de sizin bize yolladığınız kulunuzu size misafir olarak gönderiyoruz” diyerek çoban misali sofiyi Allah’a yolcu eder.
Bu kapı çok büyüktür, kapının çobanı da çok büyüktür. Her kim ki yolu düşerse misafir olmaya gayretetsin.
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan,
Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren..
|