Ertuğrul Fırkateyni'nde bulunan denizcilerden biri gemi fırtınada batınca yaralı ve donmak üzereyken kıyıya vurur, Japon köylüler kendisini kurtarıp tedavisini yaparlar. İyileştikten bir müddet sonra İstanbul'a geri döner, yaşadıklarını ailesine anlatır, dediğine göre denizde boğulmamasının nedeni Mahmut Hüdayi Hz.lerinin türbesini ziyaretidir, Mahmut Hüdayi ölmeden önce “Yâ Rabbî! Kıyâmete kadar bizim yolumuzda bulunanlar, bizi sevenler ve ömründe bir kere türbemize gelip rûhumuza Fâtiha okuyanlar bizimdir… Bize mensub olanlar, denizde boğulmasınlar; âhir ömürlerinde fakirlik görmesinler; îmanlarını kurtarmadıkça ölmesinler; öleceklerini bilsinler ve haber versinler ve de ölümleri denizde boğularak olmasın!..â€� diye dua etmiştir.
Denizcilerin Hüdai Yolu diye bir deyişleri vardır, Mahmut Hüdai Üsküdar'dan karşıya geçecektir, ancak Boğaz'da fırtına vardır hiçbir kayıkçı açılmak istemez, nihayetinde biri Mahmut Hüdai hz.lerini tanır ve kabul eder, deniz o kadar dalgalıyken birden kayığın istikametinde hiç dalga olmaması kayıkçının dikkatini çeker, sanki bir koridor açılmış ve orası çarşaf gibiyken geri kalan her yer dalgalar içindeymiş. Bugün bile boğazın o noktasının diğer yerlere göre çok sakin olduğu söylenir, o yola Hüdai yolu denir.

İnşallah bir gün bana da gitmek nasib olur. Bir kere denedim, evvel ki gece rüyamda türbenin kapısından içeri adım attım, saat sabaha karşıydı, içerisi karanlıktı, etrafı pek seçemiyordum, sonra içerde uzanmış 5 yaşlarında gözlüklü bir kız çocuğu fark ettim, ben içeri girince uyandı, doğruldu bana baktı, sanki tedavi için orada uyuyormuş gibi geldi. uyandım, dedim ilk iş Üsküdar'a gidiyoruz, çıktık yola ama aksilikler başladı her zaman açık olan yolu trafiğe kapatmışlar bir saate yakın kitli kaldı trafik. Sonra bir kamyon sağoldu biçiyordu bizi, onu da atlattık derken biraz sonra yol ortasında bir demir boru iki üç metre üzerinden geçince arabanın altın çok kötü vurunca çektim kenara, dedim gitmiyoruz. O güne kadar hiç uğramadığım Üftade Hz.lerinin türbesine gittim, doğru ya, hocası yanı başımda dururken ve hiç uğramamışken neden önce taa İstanbul'a talebesinin yanına gidiyorum ki... Sonra bir gün Üftade Hz.lerinin türbesinde güzel bir olay yaşadım, onu da bir ara anlatırım.